turkiye.gif (1899 Byte)


turflag.gif (31953 Byte)  Türkiye  turflag.gif (31953 Byte)

Resmi adı: Türkiye Cumhuriyeti

Başkenti: Ankara

Diğer önemli şehirleri: İstanbul, İzmir, Konya, Bursa, Adana, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon, Samsun.

Yüzölçümü: 779.452 km2.

Nüfusu: 59.900.000 (1993 tahmini). Nüfusun % 46'sı şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 70 yıldır. Nüfusun % 37'sini 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 91'dir.

Km2 başına düşen insan sayısı: 76.8

Nüfus artış hızı: % 2.2

Etnik yapı: Türkiye'deki nüfusun % 75'i Türk, % 21'i Kürt, % 1'i Arap, % 0.74'ü Bosnalı, % 0.38'i Çerkez, % 0.38'i Pomak, kalanı ise diğer etnik unsurlardır. Diğer etnik unsurların başta gelenleri Arnavutlar, Ermeniler, Yahudiler, Çingeneler, Rumlar ve Yahudi dönmeleridir. Bu etnik unsurlar içinde Müslümanların oranı şöyledir: Türklerin % 99.9'u (çoğunlukla sünni hanefi, az miktarda Şii-Caferi), Kürtlerin tamamı (sünni Şafii), Arapların % 90'ı (sünni Şafii ve hanefi), Bosnalıların, Çerkezlerin, Pomakların ve Arnavutların tamamı (sünni hanefi). Ermeniler ve Rumlar ise ortodoks hıristiyandırlar.

Dil: Resmi dil Türkçe'dir.

Din: Resmi din İslâm'dır. Nüfusun % 99.2'si Müslümandır. Müslümanların çoğunluğu sünni, bir kısmı Şii Caferi, bir kısmı da alevidir. Mezhebe göre bir sayım yapılmadığından sünni, Şii ve alevilerin genel nüfusa oranları kesin olarak bilinememektedir. % 0.10 oranındaki yahudi dönmeleri de Müslümanlardan sayılmaktadır. Müslüman olmayan unsurların başında ortodokslar (% 0.25), katolikler (% 0.05), protestanlar (% 0.03), yahudiler (% 0.03) ve yezidiler (% 0.02) gelir.

Coğrafi durumu: Güneydoğu Asya ülkelerinden sayılan ve topraklarının büyük bir kısmı Asya, az bir kısmı da Avrupa kıtasında bulunan Türkiye, kuzeyden Karadeniz, kuzeydoğudan Gürcistan, doğudan Ermenistan ve İran, güneyden Irak, Suriye ve Akdeniz, batıdan Ege Denizi, kuzeybatıdan da Yunanistan ve Bulgaristan ile çevrilidir. Ege Denizi ve Karadeniz'le bağlantısı olan Marmara Denizi Türkiye sınırları içinde kalmaktadır. En yüksek yerleri Ağrı Dağı (5165 m.), Erciyes Dağı (3916 m.) ve Kaçkar Dağı (3734 m.)'dır. En önemli akarsuları Kızılırmak, Yeşilırmak, Fırat, Dicle, Sakarya, Çoruh, Gediz ve Büyük Menderes ırmaklarıdır. Bunların dışında da küçüklü büyüklü pek çok akarsuyu mevcuttur. Türkiye sınırları içinde aynı zamanda birçok göl bulunmaktadır. Bunların başında Van gölü ve Tuz gölü gelir. Topraklarının % 35'i tarım alanı, % 11'i otlak, % 26'sı ormandır. Akdeniz, Ege Denizi kıyıları, Orta Anadolu ve Avrupa kıtası içinde bulunan Trakya bölgesi genellikle ovadır. Akdeniz kıyısındaki ovayla Orta Anadolu ovasını birbirinden ayıran şerit üzerinde Toroslar adı verilen sıradağ kütlesi bulunmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ve Karadeniz kıyısı nispeten dağlıktır. Türkiye iklimi bölgelere göre farklılık arzeder. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kışlar sert, yazlar kısmen yağmurlu, Orta Anadolu'da kışlar soğuk, yazlar kurak , Karadeniz bölgesinde kışlar soğuk yazlar yağışlı, Ege bölgesinde kışlar ılımlı ve yağışlı yazlar sıcak geçer. Akdeniz bölgesinde de Akdeniz iklimi hâkimdir. Orta Anadolu'da yer alan başkent Ankara'da yıllık sıcaklık ortalaması 11.7 derece/yıllık yağış ortalaması 371 mm.dir. Akdeniz kıyısındaki Adana'da bu oran 18.8 derece/641 mm.dir.

Yönetim şekli: Türkiye'de çok partili demokratik sisteme dayalı laik bir cumhuriyet rejimi hâkimdir. Yasama yetkisi üyeleri genel seçimlerle belirlenen 450 üyeli parlamentodadır. Yürürlükteki anayasa 7 Kasım 1982'de askeri yönetimin sürdüğü dönemde kabul edilmiştir. Türkiye, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), İslâm Kalkınma Bankası gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Tarihi: İslâm ordularının bugünkü Türkiye topraklarına yani Anadolu'ya akınları Emevi halifelerinin ilki olan Muaviye (r.a.) döneminde başlamıştır. Bu dönemde Anadolu toprakları, başkenti bugünkü İstanbul olan Bizans İmparatorluğu'nun hâkimiyetindeydi. Anadolu topraklarını fethetmekten çok Bizans hâkimiyetini zayıflatmayı amaçlayan bu akınlarda Ankara'ya kadar gelinmişti. Yine Muaviye (r.a.) döneminde 669'da, o zaman Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantiniyye (Constantinople-İstanbul) kuşatma altına alınmıştır. Kuşatma 669 yazı boyunca devam etmiş ve kış gelince İslâm orduları Suriye'ye dönmüşlerdi. Muaviye (r.a.) döneminde 674'te İstanbul için ikinci bir akın düzenlendi. Bu akında İslâm orduları kışları Kapıdağ'da geçirmek yazları İstanbul'a yönelik saldırılar düzenlemek suretiyle yedi yıl mücadele etmiş ancak fetih gerçekleştirilememiştir. Emeviler döneminde Anadolu'ya yönelik akınlar sonunda Fırat ırmağının doğusunda kalan kısım fethedildi ve bu bölgede bir eyalet kuruldu. Tarsus'un doğusunda kalan Toroslar'ın güneyi de o dönemde İslâm devletinin topraklarına katıldı. Anadolu'ya yönelik akınlar Abbasiler döneminde de sürdü. . Diyarbakır'da 869'da Abbasiler'e bağlı Şeyhiler emirliği kuruldu. Yöneticileri Arap olan bu hanedanlık 899'a kadar hüküm sürdü. 990'da yine Diyarbakır merkezli olarak Kürtler tarafından yönetilen Mervaniler emirliği kuruldu. Bu emirlik de dolaylı bir şekilde Abbasiler'e tabiydi ve 1096 yılına kadar ayakta kaldı. 990'da Harran merkezli ve Abbasilere bağlı yöneticileri Arap olan Numeyriler emirliği kuruldu ve 1086'ya kadar ayakta kaldı. Anadolu'da en geniş çaplı fetih hareketi ve Anadolu yarımadasının İslâmlaştırılması faaliyetleri Selçuklular döneminde başlamıştır. Anadolu'nun kapıları Selçuklu hükümdarı Alp Arslan'ın komutasında 1071'de gerçekleştirilen Malazgirt zaferiyle açıldı. Bu zaferi izleyen beş yıl içinde Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklular'ın hâkimiyetine geçti. Selçuklular Marmara Denizi yakınındaki İznik'i de ele geçirdi ve 1074'te burayı taht şehri yaparak Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurdular. 1097'de Haçlı seferlerinin başlaması üzerine taht şehri Konya oldu. I. Haçlı seferiyle Anadolu'nun batısı yeniden Bizans yönetimine geçti. Haçlı seferleri karşısında Anadolu Selçuklu Devleti çetin bir mücadele vermiştir. Selçukluların Anadolu'yu ele geçirmelerinden sonra Anadolu'nun bazı yörelerinde Selçuklu idaresine bağlı beylikler hüküm sürdü. Bu beylikler, hükmü sürdükleri yöreler ve dönemler şöyledir: Danişmendliler: 1085-1175 arasında hüküm sürdüler. Asıl bölgeleri Sivas, Tokat, Amasya yöresiydi. Ancak 1127'den sonra sınırlarını genişleterek Ankara, Çankırı, Çorum, Malatya ve Kayseri illerinde hüküm sürdüler. Ankara, Çankırı ve Çorum 1142'de, Kayseri 1173'te ellerinden çıktı. Mengücekoğulları: 1071-1252 arasında Erzincan, Gümüşhane, Giresun, Kuzey Tunceli ve Divriği yöresinde hüküm sürdüler. Saltukoğulları: 1071-1202 arasında Erzurum ve civarında hüküm sürdüler. Artukoğulları: 1098-1409 arasında hüküm sürdüler. Hısnı Keyfa (1098-1231), Harput (1185-1234) ve Mardin (1104-1409) diye üç şubeleri vardır. İnaloğulları: 1095-1183 arasında Diyarbakır ve yöresinde hüküm sürdüler. Bunların dışında da bazı küçük beylikler kurulmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti 1242'ye kadar sınırlarını sürekli genişletmiş ve bu tarihte en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Bu tarihten sonra Moğol saldırıları karşısında zayıf düştü. Moğolların 1258'de Bağdad'ı alarak Abbasi hilafetine son vermeleri Anadolu Selçuklu Devleti'ne ikinci bir darbe vurdu. (Ayrıca Irak tarihine bkz.) Selçuklu yönetiminin zayıflaması üzerine Anadolu parçalanmaya başladı ve bu yönetime bağlı beylikler bağımsız birer devlet oldular. Selçuklu Devleti 1308'de sadece Konya'ya kapanmış, 1318'de de tamamen tarihe karışmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflamaya başladığı sırada ve yıkılmasından sonra Anadolu'da birçok yeni beylik de ortaya çıktı. Bunlardan Karamanoğulları başlangıçta diğerlerine göre güçlüydü. Ancak asıl öne çıkan, 1299 yılında Söğüt ve yöresinde kurulmuş olan Osmanlı Beyliği oldu. Osmanlı Beyliği zamanla sınırlarını genişleterek Anadolu'da kurulmuş beyliklerin çoğunun topraklarını kendi topraklarına kattı. Osmanlılar sadece Anadolu sınırları içinde kalmayarak Asya ve Avrupa'da geniş bir alana yayıldılar. 1453'te II. Mehmed'in komutasında Bizans İmparatorluğu'nun taht şehri İstanbul'un fethedilmesiyle Osmanlı Devleti bir dünya devleti sıfatı kazandı ve diğer ülkelere karşı üstünlük sağladı. 1517'de Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleştirilen Mısır seferinde Kahire'nin ele geçirilmesiyle hilafet de Osmanlılara geçti. (Osmanlı Devleti'nin diğer İslâm toprakları üzerindeki hâkimiyeti ve oralardan çekilmesi hakkında, günümüzde bu topraklar üzerinde kurulmuş olan devletlerin tarihlerine bkz.) Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'ndan sonra dağıldı ve saltanat sadece taht şehri olan İstanbul'a sıkıştırıldı. Anadolu toprakları Yunan, Rus, Fransız ve İngiliz işgal kuvvetleri arasında paylaşıldı. Bu işgale karşı Anadolu halkı milli kurtuluş mücadelesi başlattı. Bu mücadele sonunda işgal kuvvetleri Türkiye topraklarından çıkarıldı. 23 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan anlaşmasıyla kurulacak yeni Türkiye devletinin sınırları belirlendi. 29 Ekim 1923'te de Ankara'da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oldu ve 10 Kasım 1938'de ölünceye kadar da bu görevde kaldı. Mustafa Kemal 3 Mart 1924'te hilafeti kaldırdı. 4 Mart 1924'te çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunu'na dayanılarak medreseler kapatıldı. Ayrıca birçok yeni kanun çıkarılarak giyim kuşamdan, yazıya birçok alanda değişiklik yapıldı. Mustafa Kemal'den sonra cumhurbaşkanı İsmet İnönü oldu. Onun döneminde 1946'da çok partili sisteme geçildi. 1950'de gerçekleştirilen seçimleri muhalefetteki Demokrat Parti'nin kazanmasıyla İnönü'nün cumhurbaşkanlığı da sona erdi ve yerine Celal Bayar cumhurbaşkanı seçildi. Demokrat Parti dönemi 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle sona erdi. Bu darbeden sonra İnönü yeniden öne çıkma fırsatı buldu ve 15 Ekim 1961 seçimlerinden sonra onun başkanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu ve 1965'e kadar iktidarda kaldı. 1965 sonrasında değişik partilerin önderliğinde çeşitli hükümetler kuruldu. Türkiye bundan sonra 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980'de iki ayrı askeri darbe daha yaşadı. 1980 askeri darbesinin lideri Kenan Evren 1982'de kendini cumhurbaşkanı seçtirdi. Onun cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesinden sonra 31 Ekim 1989'da Turgut Özal cumhurbaşkanı seçildi. Onun 17 Nisan 1993'te ölümünden sonra da bu göreve Süleyman Demirel seçildi. 5 Mayıs 2000 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerle de bu göreve Ahmet Nejdet Sezer seçildi ve Demirel'in görevinin sona ermesinin ardından cumhurbaşkanlığı makamına geçti.

Dış problemleri: Türkiye'nin dış problemlerinin başında Kıbrıs sorunu ve Yunanistan'la arasındaki anlaşmazlık gelir. Yunanistan'la arasındaki anlaşmazlığın mihverini de yine Kıbrıs sorunu oluşturmaktadır. (Kıbrıs sorunu hakkında KKTC'nin tarihine ve dış problemlerine bkz.) Bunun yanı sıra Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarma girişimi ve Batı Trakya'daki Türk azınlık üzerinde uyguladığı baskı politikası da iki ülke arasındaki anlaşmazlığın derinleşmesine yol açmaktadır. Türkiye'nin bir diğer dış problemi de Dicle ve Fırat ırmaklarının kullanımı konusunda Irak ve Suriye ile arasındaki anlaşmazlıktır. Bu konu şimdilik bu üç komşu ülke arasında ciddi bir problem olarak görülmüyorsa da karşılıklı ilişkileri etkilemektedir. Suriye'nin Türkiye sınırları içinde bulunan Hatay ili üzerinde hak iddia etmesi ve PKK'ya lojistik destek vermesi de Türkiye-Suriye ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. (PKK hakkında bkz. İç problemler.) Ermenistan'ın Azerbaycan'ın Karabağ topraklarını işgal eden Ermeni gruplara askeri destek vermesi de Türkiye-Ermenistan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir.

İç problemleri: Türkiye'nin en önemli iç sorunu Güneydoğu Anadolu sorunudur. Kısa adı PKK olan ve Abdullah Öcalan liderliğindeki Kürdistan İşçi Partisi Güneydoğu Anadolu bölgesinde bağımsız bir Kürt devleti kurabilmek için uzun süre gerilla savaşı verdi. Kuzey Irak bölgesini kendileri için üs olarak kullanan PKK gerillaları, Körfez savaşından sonra Irak'ın askeri yönden zayıf düşmesi sonucunda hayli zor durumda kaldılar. Türk ordu birlikleri 1993 yılında Kuzey Irak bölgesine bir çok askeri operasyon düzenleyerek PKK gerillalarının kullandığı bazı üsleri imha etti ve örgüte de bir hayli zayiat verdirdiler. Bu durum karşısında PKK eylemlerini büyük şehirlere taşıma çabası içine girdi. Bununla birlikte Güneydoğu bölgesindeki gerilla eylemlerini de tamamen durdurmadı. Ancak Öcalan'ın yakalanıp hapse atılmasından sonra PKK'nın gerilla eylemleri büyük ölçüde durdu.

İslami Hareket: Türkiye'de çok sayıda İslâmi kurum ve birçok İslâmi cemaat ortaya çıkmış ve faaliyetlerini bütün alanlara yaymışlardır. Milli Nizam Partisi'yle başlayarak Milli Selamet Partisi'yle devam eden İslâmi çizgideki siyasi faaliyet 1980 askeri darbesinden sonra kurulan Refah Partisi'yle sürdürüldü. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın liderliğindeki Refah Partisi 27 Mart 1994'te gerçekleştirilen yerel seçimlerde % 20'ye yakın oy alarak ve 76 il belediye başkanlığından 28'ini kazanarak ülkenin üçüncü büyük partisi sıfatı kazandı. 10 Temmuz 1994'te bazı yerlerde tekrarlanan seçimlerde ise oy sıralamasında ikinci parti oldu. Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra ise onun bıraktığı boşluğun Fazilet Partisi'yle doldurulmasına çalışıldı.

Türkiye'deki İslâmi akımlar yayın alanında da önemli mesafe katetmişlerdir. Günlük gazete, haftalık dergi, aylık dergi, ansiklopedi, kitap, video ve teyp kaseti yayıncılığından radyo ve televizyon yayıncılığına kadar her alanda önemli mesafeler katedilmiştir. Bunun yanı sıra İslâmi muhtevaya sahip bazı filmler Türkiye'de en çok seyredilen filmler arasına girdi. Ayrıca çok sayıda vakıf ve hayır kuruluşu kurulmuştur. Bu kuruluşlar çeşitli hayır çalışmalarının yanı sıra özel okul, öğrenci yurdu, değişik alanlarla ilgili eğitim kurumları açmakta ve yayın faaliyeti, sosyal ve kültürel hizmetler gibi değişik alanlarla ilgili hizmetler vermektedirler. Bunların yanı sıra İslâmi amaçlı birçok dernek ve meslek kuruluşu kurulmuştur.

Türkiye'de tasavvufi cemaatler de oldukça etkilidir. Bunların içinde en yaygın olanı ise Nakşibendi tarikatıdır. Türkiye'deki tasavvufi cemaatler sadece tassavvufi eğitimle kalmayarak eğitim, yayıncılık, kültürel faaliyetler, ticari faaliyetler gibi değişik alanlara girmek suretiyle diğer İslâm ülkelerindeki tasavvufi cemaatlerin birçoğundan farklılık arz etmektedirler.

Tanınmış İslâmi Hareket Önderleri: Said Nursi: 1876'da Bitlis'in Nurs köyünde doğdu. Çeşitli medreselerde din ilimleri tahsil etti. Çeşitli yerlerde konuşmalar yaptı. 1916'da Ruslar tarafından esir edilerek Sibirya'ya sürüldü. Ancak daha sonra kaçıp İstanbul'a geldi ve 1919'da Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye üyeliğine seçildi. Cumhuriyet kurulduğunda Mustafa Kemal kendisini Ankara'ya çağırdı. Ancak daha sonra yönetimin İslâm ilkelerine göre şekillenmesini istemesinden dolayı Mustafa Kemal'le arası açıldı. Said Nursi'nin bundan sonraki hayatı hapislerde ve sürgünlerde geçmiştir. 23 Mart 1960'ta Urfa'da vefat etti. Ancak cenazesi daha sonra yönetime el koyan cunta tarafından Isparta'ya nakledilerek bilinmeyen bir yere gömüldü. Çok sayıda eser yazmıştır. Bunların başta gelenleri: Gençlik Rehberi, Şualar, Münazarat ve Sözler'dir.

Ekonomi: Türkiye sanayide İslâm ülkelerinin en gelişmişlerinden olsa da tarımın ülke ekonomisinde önemli bir yeri vardır ve tarım ve hayvancılık çok sayıda ailenin geçim kaynağıdır. Tarımın gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 19'dur. Çalışan nüfusun % 40'ı tarım alanında iş görmektedir. Üretilen tarım ürünlerinin başında tahıl, baklagiller, pamuk, şeker pancarı, tütün, çay, ayçiçeği, mısır ve çeşitli sebze ve meyveler gelir. 1992'de 30 milyon 200 bin ton tahıl, 1 milyon 865 bin ton baklagiller, 19 milyon ton sebze, 9 milyon 350 bin ton meyve üretilmiştir. Aynı yıl ülkede 11 milyon 970 bin baş sığır ve 40 milyon 435 bin baş koyun bulunuyordu. 1991'de % 87'si denizden, % 13'ü iç sulardan olmak üzere 365 bin ton balık avlanmıştır. Türkiye gıda üretimi yönünden kendine yeterli bir ülkedir. Orman ürünlerinin de ülke ekonomisine önemli katkısı olmaktadır. 1991'de 15 milyon 770 bin m3 tomruk üretilmiştir. Yerel kaynaklar yönünden de zengindir. Demir, bakır, krom başta olmak üzere çeşitli madenler çıkarılmaktadır. Kömür yönünden de zengindir. Petrol üretimi iç ihtiyacı karşılamamaktadır. 1992'de yaklaşık 165 milyon varil ham petrol tüketilmiş, bunun sadece 30 milyon varili iç üretimden karşılanmıştır. 1992'de 201 milyon m3 de doğal gaz üretilmiştir. 1993'te 281 milyon varil petrol, 11 milyar m3 doğal gaz rezervine sahip olduğu tahmin ediliyordu. Yeraltı kaynaklarının gayri safi milli hasıladaki payı % 2'dir.

Para birimi: Türk Lirası.

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerinin başında gıda maddeleri, tarım ürünleri, bazı sanayi ürünleri tekstil ürünleri, canlı hayvan ve maden cevherleri gelir. İthal ettiği malların başında da ham petrol ve petrol ürünleri, makineler, ulaşım araçları ve yedek parçaları, savunma araçları, elektrikli ve elektronik araçlar, makineler, gıda maddeleri ve kimyasal maddeler gelir. Dış ticaretinde birinci sırayı Avrupa Birliği ülkeleri alır. Avrupa Birliği ülkelerinin ihracattaki toplam payları % 54, ithalattaki toplam payları ise % 42'dir. İkinci sırada ise ABD, Japonya ve Türk cumhuriyetleri gelir. 1992'deki dış ticaret açığı 9 milyar 340 milyon dolar, aynı yıl uluslararası cari işlemlerindeki açık ise 943 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Sanayi: Türkiye, İslâm ülkeleri içinde sanayisini en çok geliştirmiş olan ülkelerdendir. Uçak ve otomotiv sanayisinde bütün İslâm ülkelerinin önündedir. Bunun yanı sıra makina, tarım aletleri, elektrik ve elektronik, tekstil, gıda, konfeksiyon, deri, mobilya, kâğıt, ilaç, kimya, plastik, demir çelik, madencilik vb. gibi çok değişik sektörlerde sanayi kuruluşlarına sahiptir. Çalışan nüfusun % 16'sı sanayi sektöründe iş görmektedir. Üretim sanayisinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 21'dir.

Enerji: 1991'de 60 milyar 338 milyon kw/saat elektrik üretilmiş, 60 milyar 591 milyon kw/saat tüketilmiş ve aradaki fark ithalatla kapatılmıştır. Elektrik enerjisinin % 62'si termik santrallerden, % 38'i hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 1060 kw/saattir.

Ulaşım: İstanbul, Ankara ve Trabzon'dakiler uluslararası trafiğe açık olmak üzere, tarifeli sefer yapılan 24 havaalanı vardır. 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 880 gemiye, 8430 km. demiryoluna, 370.000 km. karayoluna sahiptir. Ortalama 22 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Türkiye'de ilköğretim 6 yaşında başlamakta ve 8 yıl sürmektedir. İlköğretim mecburidir. Lise 3 yıl sürmektedir. Devlete ait eğitim kuruluşlarında eğitim ücretsizdir. Türkiye 1992-93 öğretim yılına 50.189 ilkokul, 7618 ortaokul, 2129 genel lise, 2242 meslek lisesi, 50 üniversiteyle girdi. Üniversite çağındaki gençlerden üniversiteye kayıt yaptıranların oranı % 14, 25 yaşın üzerindekiler arasında yüksek öğrenim görmüş olanların oranı % 4, okuma yazma bilenlerin oranı ise % 81'dir.

Sağlık: Türkiye'de 857 hastane, 51.000 doktor, 10.600 diş doktoru, 45.000 hemşire mevcuttur. 1175 kişiye bir doktor düşmektedir.

Kaynak: http://www.firaset.net/

Hazirlayan: Ekrem Yolcu

home-5.gif (38924 Byte)