Sinandikça kazanmak
Yusuf Camur
H
Hayatin
bir imtihan olduguna inanan müslümanlarin yasadigi süreçte imtihan asamalarinda
basarili ya da basarisiz olmalari inandiklari degerler sistemine bagliliklari ile alakali
bir olaydir. Allah Kitabinda ve Nebevi pratikler ile imtihan ve sinanmayla ilgili
temel kurallari belirlemis, inananlarin bunlara uymasini tavsiye etmistir. Kuran-i
Kerim inananlarin mutlaka sinanacaklarini, sinandiktan sonra ortaya çikan sonuca göre
konumlarinin belirlenecegini belirtir. Her sinamada kazanmak ve kaybetmek gibi iki sonuç
vardir. Kuran-i Kerim dünyadaki kazanç ve kaybin asil olmadigini, asil olanin
ahiret yurdundaki kazancin oldugunu belirtir. Imanin test edilip, gerçek iman edenlerin
somutlastirilmasi eksiklerinin tamamlanmasi, sahtelerin ortaya çikmasi için sinanmak,
iman edenlerin imanlarinin bir neticesidir. Iman etmisseniz, sinanacaksiniz.
Allah
kitabinda sinanmayla ilgili anlayisi ortaya koymustur. iMan edenlerin iman ettiklerinin
delili, sinandiktan sonra ortaya çikacaktir.
Andolsun biz sizi korku, açlik ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sinayacagiz (imtihan). Sabir gösterenleri müjdele. (2/155)
Yukaridaki
ayet-i kerime bizim hayatta nelerle sinanacagimizi somut bir sekilde gözler önüne
serer. Iman etmisseniz bunlardan bigane olmayacaksiniz. Iman edenleri Allah Teala
yukaridaki sayilan unsurlardan biriyle ya da bir çoguyla deneyecektir. Allahin
vaadi haktir. Öleyse bize düsen bunlarla karsilasinca sabretmek ve inananlarin tavrini
sergilemektir. Bunlarla sinamada ahiret yurdunda kazanmanin olamayacagini, bu sinanmanin
neticesinde gösterecegimiz tavir Allah rizasini ve Ahiretteki cennet yardimini
kazandiracaktir. bunu çok net bir sekilde Bakara suresinin 214. ayetini okuyarak
anliyoruz. Yine Al-i Imran suresinin 186. ayeti nelerle sinanacagimizi beyan noktasinda
dikkate sayandir.
Kuran-i
Kerim iman edenlerin mutlaka ama mutlaka sinanacagini belirtir. Bundan kaçis yoktur. Bu
hakikat karsisinda bizim yapacagimiz imtihani kazanma gayretidir. Zaten önemli olan da
sinanma ile karsilasinca inananlarin ortaya koyacagi tavirdir. Bizler bu testlerden
Allahin istedigi sonuçlarla çikmanin yollarini ve donanimini aramakla sorumlu
olmaliyiz. Allahin bir sünneti olan bu sinanmada bir degisiklik olmayacagina göre;
olamayacagini bizzat allah kitabinda belirtiyor.
Öyleyse
biz inananlarin sinamalardan alnimizin akiyla çikmanin yollarini aramamiz, Allahin
Kitabinda ve Son Nebideki direktiflere uymamiz, onlari algilamamiz gerekmektedir.
Ayrica, insan olmanin diger yaratilanlardan farkli olmanin ayaklarindan birinin de
sinanmak oldugunu insan suresinde görmekteyiz.
Süphesiz biz insani karmasik bir sudan yarattik. Onu deniyoruz. Bundan dolayi onu isiten ve gören kildik. Biz ona yolu da gösterdik. Ya sükreder, ya da nankörlük. (76/2-3)
Insan olmanin ve iman etmenin temel kriterlerinden sayilan sinanmadan kaçamayacagiz. Yapacagimiz sinanma ile karsi karsiya oldugumuzda Allahin nebilerinin ve salihlerin ortaya koydugu tavirlari ve pratikleri sergilememizdir.
Kuran-i
Kerim sinanmanin sadece zorluklarla, güçlüklerle olmayacagini, ayni zamanda iman
edenlerin bolluk ve rahatlikla, basarilarla da sinanip, imtihan edileceklirin beyan eder.
Hatta zor olanin, iman edenlerin ayaklarinin kaymaya daha yakin oldugu alanin, bu alan
oldugunu, iman edenlerin zorluklardan sonra gelen bolluk, rahatlik ve genislik aninda
inandiklari degerlere baglarinin daha azaldigini, takva ve nitelikten daha hizli
uzaklatiklarini görmekteyiz.
Süphesiz biz, dünya
üzerindekileri bir süs kildik. Onlarin hangisinin daha güzel amellerde bulundugunu
denemek için. (18/8)
Öyle ki elinizden çikana
üzülmeyesiniz ve size verdiklerimize karsilik sevinip simarmayasiniz. Allah kibirlenen
ve böbürlenenleri sevmez (57/23)
Biz
inananlarin, yasadigimiz süreçte sinanmalardan müsbet sonuçlarla çikamayisimiz, ilahi
vahyin belirledigi istikamette sebat gösteremeyepi, asil olan ahiret yurduna dönük
yatirimlarimiz ihmal-ihlal edip, dünya hayatinin geçici metalarina kaymamiz, en
kutsallarimiz horlanirken inandigimiz degerler hiçe sayilirken izzetlice tavir ve
pratiklerden uzak olmamizin sebeplerini de baska yerlerde aramadan, kendimizi hesaba
çekmeliyiz. Yasadigimiz süreçte hesaplari maddi kar ve zarar hesabi ile yapmali,
Allahin istedigi alisveris mantigi ve anlayisi ile hareket etmeliyiz.
Sinandigimiz
her alanda savruldugumuzun, inandigimiz degerlerin egemen taguti güçler ve zalimler
tarafindan hiçe sayildigi, Aziz Islamin en temel unsurlarin bile sulandirip kendi
heva ve heveslerine göre egip büktükleri bu dönemde, biz inananlarin tüm bunlara
onurlu ve izzetlice tavirlar ve mantiklar gelistiremememizin, her sinanmada onlarin
istedikleri dogrultuya dogru kaymamizin kimligimizdeki erozyonun altinda yatan en önemli
unsurun kendimizden kaynaklandigini, özellikle dünya hayatina bakis açimizdaki sakli
oldugunu, dünyaya duydugumuz istek ve hirsin inandigimiz gibi hareket etmemizi engelleyen
en önemli unsur oldugunu açikça belirtmek gerekmektedir. Hayatla ilgili dünya
nimetleriyle ilgili bakis açimiz ilahi vahyin belirledigi ölçülerden uzaklastikça
esyayya Allah ve Resulünün baktigi gibi bakmiorsak elbette baktigimiz degerler
sisteminin insani gibi davranmaya baslariz.
Özellikle
yasadigimiz dönem açisindan müslümanlarin savrulmalari, kendi degerlerini koruyamayip,
birilerinin politikalarinin pesinden giden sürülere dönüsmesi, bizlerin olaylara
bakisimizdaki mantikla alakalidir. Bizler esyaya ve olaylara Allahin nuruyla
bakabilseydik, sinandikça kazananlardan olacaktik. Sinandikça kazanamamanin altinda
yatan en önemli saik dünyaya bakista gizlidir. Dünya sevgisi inananlar açisindan en
tehlikeli hastaliktir. Aslinda dünya hiç bir sekilde Allahin Kitabinda ve
Nebinin sünnetinde kinanmaz. Kinanan; kisinin sevip baglandigi ve bütün
kalbi dishatalarin kaynagi anlamindaki kendi dünyasidir. Mal ve söhret sevgisinin
müminin dininde yaptigi tahribat, aç kurtlarin çobansiz bir sürüye verecegi zarardan
daha fazladir. O halde kinanan dünya; gönül verip baglanilan dünyadir.(Kirk
Hadis Serhi I. Humeyni C.1 S.169)
Iste
tüm bu baglandigimiz, gönül verdigimiz dünya ile korkutmuyorlar mi bizi zalimler?
Onlari kaybetme kaygilari bizleri yiyip bitirmiyor mu? Psikolojik olarak yapilan bu savata zalim egemenler, önce psikolojik olarak
bitirmiyor mu bizleri? Psikolojik savas öncelikle korku ve kaygi üzerine bina edilir.
Korkulariniz ve kaygilariniz savastiginiz unsurlar tarafindan tesbit edilir ve oralara
atislar yapilir. Savasi kazanmaniz ise, sizin korku ve kaygi unsurlarinizin egemen
zalimlerin korkutaagi ve kaygilarinizi kendi degerler dünyasindaki ile ayni paralelde
görür ve bu tesbitler sizin psikolojinizde dogrulanirsa bu savasi kaybetmeniz
kaçinilmaz olacaktir. Özellikle psikolojik savaslarda korkudan ziyade kaygilarin etkili
oldugu bir gerçektir. Yasadigimiz süreçte de biz müslümanlarin taguti gücün
baslattigi topyekün psikolojik savasta savrulup yenilmesinin altinda inananlarin
kaygilarinin daha etkili oldugunu görmekteyiz.
Gelecek
kaygisi, elimizdekilerin kaybolma kaygisi, ticaretimizin, statülerimizin yok olma kaygisi
vs.., zalimlerin bizde uyandirmaya çalistigi kaygilardi ve bunu basardilar. Çözülme
ise tam bu kaygilardan sonra geldi.
Kaygi
insan psikolojisi için korkudan daha etkilidir. Çünkü korku belirli bir seye yönelir.
Kaygi ise hep belirsizdir.(1) Kaygi; soyut, belirgin olmayan ruhsal bir durumdur. Korku
ise somuttur. Karsilasinca korku dagilir biter. Kaygilar ise karsilasilmayan seylere
endekslidir. Insan için fitri olan bu iki duygu nasil sekillenirse, neye yöneltilirse o
dogrultuda gelisecektir. Ahiret kaygisi, Allah rizasinin kaygisi insani onlara uygun
harekete zorlar. Düna ve gelecek kaygisi ise o dogrultuya yöneltir. Korku demiyoruz;
çünkü Islam degerler sisteminde Alahtan korkulmaz. Korku daa zihinsel bir olgu
iken kaygi içseldir, psikolojik ve ruhidir. Egemen sistem ve gelismis zalimler, insanin
bu yönünü çagdas dünyada iyi degerlendirmektedirler. Tüm propagandalari, savaslari
bu alana yogunlasmistir. Felsefi olarak üzerinde yogun olarak durulan insan dahi, kaygi
duygusunun sebeplerini açiklarken, felsefeciler kayginin önemli sebebinin güvensizlik
oldugunu söylerler. Askin degerlere inanmayan insanlar da daha çok ortaya çiktigini
beyan ederler. Yani aslinda müslümanlar için bu silahin çoktan islememesi gerekirken,
malesef günümüzde en çok bizlerin üzerinde ise yarar hale gelmistir. Öyleyse
inancimizi tekrar gözden geçirip kaygilarimizi degistirmeliyiz. Inandigimiz degerlerle
kaygilanmaya baslamadan zalimlerin kaygi tuzaklarindan kurtulamayacagiz. Bugün
basörtüsünden tutun da müslümanlarin sosyal alandaki her türlü yasaklarda
gösterdikleri tepki, kaygilarimizin vahyi olan kaygilardan uzak oldugunu, dünyevi
kaygilari bünyelerimizde tasidigimizi görmekteyiz.
Müslümanlarin
tavirlarinda gelecek kaygisi ve elinde tuttuklarinin kaybedilmesi kaygisi yatmaktadir en
iyimser haliyle kazandigini iddia eden mevzilerin tekrar kaybedilme kaygisi yatmaktadir.
Aslinda kazanilan mevziden ziyade lutfedilen mevziler sözkonusu oldugu halde...
Allahin
dininin müntesibleri için aslolan ahiret yurdudur. Dünya hayati oraya bir yatirim
üssüdür. Eger dünyadaki yatirimlarimizahirette kara dönüsmeyecekse dünyalik
kazanimlarimiz, kazançlarimiz, mevkilerimiz aslinda kar degildir. Tüm bu sonuçlar
zararda olmak anlamina gelir. Dünyalik anlaminda kazanmayan Nebilerin mücadeleleri bu
meyandadir. Ya da dünyalik olarak kazanip aslinda kaybedenlerin örnekleri de bu
çerçevede algilanmalidir. Hz. Hüseyinin Kerbeladaki tavri bu çerçeveye
iyi bir misal teskil eder. Hz. Peygamberin dualarindaki tema iyi incelendiginde tüm
kaygisinin Allahin rizasinin kazanilma kaygisi oldugunu görüyoruz. Rabbini hakkiyla tesbih edemedigini
beyan eden bir Son nebi çikar karsimiza.
Allah,
Kitabinda, sinandikça kazanan bir insandan bahseder. Hz. Ibrahim(s) sinandikça kazanan
bir kul ve Nebidir. Allah, K. Kerimde Hz. Ibrahim(s)i, Peygamberlere ve
tüm ümmetlere örnek gösterir. Yasadigimiz süreçte sinanmanin yollarini ariyorsak
kaygilarimizin nasil; neye göre olmasini ögrenmek istiyorsak Allah'in Kitabndan
sinandikça kazanan Hz. Ibrahimi okumamiz hem de çok iyi okumamiz gerekmektedir.
Hz. Ibrahim(s) bir insan için sinanacak herseyle sinanan bir kuldur. Onun için Allah,
kitabinda Hani Rabbin Ibrahimi bir takim
kelimelerle sinadi. O da onlari tam olarak yerine getirmisti. Seni süphesiz insanlara
imam kilacagim dedi. Ibrahim:Ya soyumdan olanlar? dedi. Allah: Zalimler
ahdime erismez... (2/124) sinanan bir kul ve sinandikça kazanan bir Peygamber
sonra allahin verdigi.
Sinandikça
kazanamayanlar Allahin vaadine erisemeyenlerdir.
Kaynak:
Evrensel Mesaj Aylik Dergi
Yil:
Subat 2000 Sayi:13