Sehir
Esgalimizi Eleverir
.......................................................................ahmet
usta
Bayim..!
Siz de Ademin topraga Musanin denize Muhammedin yeryüzüne
yürüdügünü, hayatin damarlarindan ögrendigimizi unutmayin. Yalinayak dolassam çayirlarda,
yatmissam kar yagarken parklarda, üsümesin diye kisi içeri almissam, çiçekleri, bir
de misir ekmegini sevmissem; hasreti yanik gönlüme tasimamdandir. Siz bunu
anlayamazsiniz. Aciyi bana sorma/kör bir testere ile yaptigim tahta arabam kirildiginda
yasadim on/yine de dedemi sevdim.
/Su
alinirsa dere kurur kuslar yikanamaz diyen de dedemdi./
Sürpriz
hayatimizda yoktu. Annemiz anaydi hani. Düser kalkar babamizi baba gibi severdik. Ne bir
fazla ne bir eksik. Jelatin dostluklarimiz olmamistir hiç. En yesiline el atmistik
yasamin. Severdik. Darginliklarimiz da olurdu ama hep içimize kanardik. Asik olurduk.
Denizi avuç avuç cebimize doldurur geçdirirdik. Unutmazdik.
Vargit
çiçeklerini bilir misin bayim. Sözün namus oldugunu. Yalan geçmezdi aklimizdan.
Sefillik deme aglarim. Sonra sehir... Acilar kusatacak sizi diyen olmadi. Martilarin
kaldirimlarda öldügünü. Gün burusur bu kentte, görmeden çocuklar günesi.
/Ve
günesi görmeden aksam eden insanlarin yontulmus gülücüklerinden biktim./
sevgiler
hükümsüz ask yalandir. Riyanin gizli yüzünü giyinmis bu kentte, sevdalarimiz çarmiha
gerilmistir. Müsveddeyiz. Içli olmak ne anlam tasir, kim anlar? Gözlerimizde yürüyen
sehrin dehlizleridir sadece. Delikanli durusumuz veremli bir soytariya sermaye olur kösebasinda.
Kent morgdur. Gece üstümüze gelir, rüyalarimi ürkek çakallar böler. Anilarimi
ürkütür. Ten yagmalanir, bir torba kemik kalir insanlik. Dostluklar soguk, ruhum harap.
Taniklara yalan söyleten sir nedir. Bilemedim. El degmemis baharlarima sikica tutunup
dogruldum, fiyakasina sokaklarinizin.
/Acilarimi
paylasamayacagin yarama gölge etme./
bayim...!
YOLCU
EDEBIYAT DERGISI
YIL 2 SAYI 11 2000
Hazirlayan: Musa Dogan