ozbekistan.gif (1363 Byte)


Özbekistan

Resmi adı: Özbekistan Cumhuriyeti (Özbekistan'a bağlı Karakalpak Özerk Cumhuriyeti hakkında aşağıda bilgi verilmiştir.)

Başkenti: Taşkent (Nüfusu: 2.210.000)

Diğer önemli şehirleri: Buhara, Semerkant, Namangan, Fergana, Nukus, Hive, Hokand, Andican, Urgenç.

Yüzölçümü: 447.400 km2 (165.000 km2'si Karakalpak Özerk Cumhuriyeti, 281.400 km2'si asıl Özbekistan.)

Nüfusu: 21.905.000 (1993 tahmini). Nüfusun % 41'i şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 69 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 35'dir. Nüfusun % 41'i % 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır.

Km2 başına düşen insan sayısı: 49

Nüfus artış hızı: % 2.2

Etnik yapı: Özbekistan nüfusunun % 71'ini Özbekler oluşturmaktadır. İkinci sırada % 10 orana sahip olan Ruslar gelir. Diğer etnik unsurların başta gelenleri ve genel nüfusa oranları ise şöyledir: Tacikler % 4.7, Kazaklar % 4, Karakalpaklar % 2, Tatarlar % 1.7, Kırım Tatarları % 1. Bunların dışında kalan etnik unsurların oranları % 1'in altındadır. Onların da başta gelenleri şunlardır: Koreliler, Kırgızlar, Ukraynalılar, Türkmenler, Meshet Türkleri, Yahudiler, Azeriler, Başkırtlar, Uygurlar, Çuvaşlar. Bu etnik unsurlardan Ruslar, Koreliler, Ukraynalılar ve yahudiler dışında kalanlar Türk topluluklarıdır. Türklerin tamamına yakını Müslümandır. Ruslar ve Ukraynalılar genellikle ortodoks hıristiyan, Koreliler ise çoğunlukla budisttir. Özbekistan'ın yerli halkı ve en büyük etnik kitle olan Özbekler Türkçe'nin Çağatay Karluk lehçeleri grubuna giren bir lehçesini konuşurlar. Eskiden Arap harfleriyle yazılırdı. Sovyet döneminde kiril alfabesiyle yazılmaya başlandı. Özbekler sünni ve hanefidirler. Çoğunluğu Özbekistan'da toplanmıştır. Ayrıca Afganistan başta olmak üzere komşu ülkelerde de belli bir Özbek nüfus mevcuttur. (Ayrıca Özbekistan'a komşu ülkelerin etnik yapılarına bkz. Diğer Türk unsurlar hakkında da diğer Türk cumhuriyetlerinin etnik yapılarına bkz.)

Dil: Resmi dil Özbekçe'dir.

Din: Özbekistan halkının % 89.5'i Müslümandır. Müslümanların yaklaşık % 93'ü sünni ve hanefi, kalanı Şiidir. % 9 oranında ortodoks hıristiyan, % 0.92 oranında budist, % 0.54 oranında da yahudi bulunmaktadır.

Coğrafi durumu: Orta Asya ülkelerinden olan Özbekistan doğudan Kırgızistan ve Tacikistan, güneyden Afganistan ve Türkmenistan, batıdan ve kuzeyden ise Kazakistan ile çevrilidir. En yüksek yeri Zeverşan Dağı (4299 m.)'dır. Başta gelen akarsuları Amu Derya ve Sir Derya ırmaklarıdır. Topraklarının % 80'i düzlüklerden ibarettir. Bu düzlüklerin önemli bir kısmını Amu Derya ırmağının güneydoğu kısmında kalan Kızılkum çölü oluşturmaktadır. Kalan topraklarının da önemli bir kısmını dağ kütleleri oluşturmaktadır. Bu dağ kütlelerinin başında Altay dağlarının uzantıları, Tanrı dağları ve Hisar dağları gelir. Topraklarının % 11.2'si tarım alanı, % 48.2'si otlaktır. Özbekistan'da yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer. Yazın bazı yerlerde sıcaklık bazen 47 dereceye çıkar, kışın ise - 20 dereceye kadar düştüğü olur.

Yönetim şekli: Özbekistan'da çok partili demokratik sisteme geçilmiştir. Ülke 8 Aralık 1992'de yürürlüğe giren anayasayla yönetilmektedir. Devletin en üst yöneticisi cumhurbaşkanı, hükümetin başkanı ise başbakandır. Cumhurbaşkanı genel seçimle belirlenmektedir. 500 üyeli bir parlamentosu vardır. Parlamento üyeleri de seçimle belirlenir. Özbekistan, BM, İKÖ (İslâm Konferansı Örgütü), BDT (Bağımsız Devletler topluluğu) ve IMF (Uluslararası Para Fonu) gibi uluslararası örgütlere üyedir.

Siyasi partiler: Başta gelen siyasi partileri şunlardır: Erk Partisi: 1991'de Özbekistan Yüksek Sovyeti üyesi yazar Muhammed Salih'in liderliğinde kuruldu. Liberal ve milliyetçi bir anlayışa sahiptir. Muhalefet partileri arasında halk içinde en geniş desteğe sahip olan partidir. Halkçı Birlik Partisi: Batıcı ve liberal bir anlayışa sahiptir. Demokratik Halk Partisi: Cumhurbaşkanı İslâm Kerimov'un partisi olan bu parti eski Komünist Parti'nin devamı sayılır. İslâmi Yenilik Partisi: İslâmi bir siyaseti benimseyen bu parti geniş bir kitle tabanına sahip değildir.

İdari bölünüş: 13 ile ayrılır.

Tarihi:

Orta Asya'nın Genel Tarihi

Tarihi kaynaklarda Orta Asya'dan genellikle Türkistan olarak söz edilir. Burası da Batı Türkistan ve Doğu Türkistan diye ikiye ayrılır. Doğu Türkistan bugün hâlâ Çin işgali altındadır ve Sinkiang olarak adlandırılmaktadır. Batı Türkistan ise Sovyetler'in dağılmasından sonra bağımsızlığını elde eden dört Türk cumhuriyeti (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan) ile Tacikistan'ın bulunduğu bölgedir. Türkistan'a İslâm oldukça erken dönemlerde, bu bölgenin Gök Türklerin hâkimiyetinde olduğu 8. yüzyılın başlarında ulaşmıştır. Tarihi kayıtlara göre Güney Türkistan'da Herat ile Merv arasında kalan Toharistan'ın bir bölümünde Gök Türklere bağlı olarak 645 - 709 yılları arasında hüküm süren Nizak Tarhan ömrünün sonuna doğru 704 yılında Müslüman olarak Abdullah adını aldı. Onun oğlu kardeşi ve kardeşinin oğlu da Müslüman oldu. Bunlar Müslüman olduktan sonra Emevi devletine bağlandı ve Emevilerin Horasan valisinin emrine girdiler. Yine Karluk beylerinden biri 8. yüzyılın başlarında Müslüman olarak Emevilere tabi olmuştur. Aynı dönemlerde daha başka Türk beylerinden de Müslüman olarak İslâm hilafetine bağlananlar oldu. 640 - 782 yılları arasında merkezi Buhara olmak üzere Maveraennehr'in bir kısmı ve Merv'de hüküm süren Buhara Hudatları'nın 739'dan sonraki yöneticileri Müslümanlardandı. Bölgede geniş bir alan üzerinde hüküm süren ve Müslüman Türkler tarafından yönetilen ilk devlet Karahanlılar Devleti'dir. Karahanlılar Hanedanlığı 848'den itibaren bölgede hüküm sürmeye başladı ve bu hanedanlığın üçüncü hükümdarı olan ve 924 - 955 yılları arasında hüküm süren Satuk Buğra Han Müslüman olarak Abdülkerim Satuk Buğra adını aldı. Böylece Karahanlılar devleti Müslümanlar tarafından yönetilen bir devlet oldu. Karahanlılar zaman içinde bütün Türkistan'ı hâkimiyetlerine almışlardır. Karahanlılar Devleti 1040'a kadar bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Bu tarihte Selçuklular'a tabi oldu. 1042'de Batı Kağanlığı ve Doğu Kağanlığı adıyla iki ayrı yönetime bölündü. O tarihe kadar merkezi yönetimi temsil edenler Doğu Kağanları sıfatı almışlardır. Doğu Kağanlığı 1157'ye kadar Selçuklular'a tabi olmuş, bu tarihten sonra Karahitaylar'ın (Moğollar'ın) hâkimiyetine girmiş 1210'da da Nayman Türk İmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılmıştır. Batı Kağanlığı ise 1157'ye kadar Selçuklular'a bağlı kalmış, bu tarihten sonra Karahitay'ların, 1207'de de Harezmşahlar'ın hâkimiyetine girdiler. Harezmşahlar 1212'de Batı Karahanlılar'ı tamamen kendi ülkelerine ilhak ettiler. 1207'de Batı Türkistan'ı hâkimiyetine alan Harezmşahlar 1219'da Moğol saldırıları karşısında dağıldılar. Onların dağılmasından sonra bölge, Moğol Türklerinden Çıngız Han'ın ve onun oğlu Çağatay'ın hâkimiyetine geçti. Çağatay Devleti'nin dağılmasından sonra bölge ünlü hükümdar Timur'un hâkimiyetine geçti. Timur çevreye seferler düzenleyerek ülkesinin sınırlarını, Afganistan, İran, Hindistan, Anadolu, Irak ve Suriye'nin bir bölümünü içine alacak şekilde genişletti. Ancak onun devleti 1405'te ölümünden sonra parçalandı. Oğulları ve torunları ele geçirmiş olduğu toprakların değişik bölgelerinde hâkimiyet kurdular. Aradan çok zaman geçmeden Timuroğulları'nın hâkim olduğu topraklar Özbekler'in saldırılarına uğradı. 1428'de Buhara ve çevresinde Özbek Hanlığı kuruldu. Bu hanlık 1599'a kadar ayakta kalabildi ve bu tarihte Özbek hanı II. Abdullah'ın Safevilere yenilmesi sonucu dağıldı. Toprakları da Hive, Buhara ve Hokand hanlıkları arasında paylaşıldı. Timur'un torunu Ömer Şeyh 1467'de Fergana vadisinde bağımsız bir yönetim kurdu. Bu yönetim Ömer Şeyh'in oğlu Babür zamanında sınırlarını hayli genişletti. Bu yönetim 18. yüzyılda Hokand Hanlığı adını almıştır. Hokand Hanlığı 1819'da Aral Gölü'nün güney kısımlarını ele geçirdi. 19. yüzyılda Hokand Hanlığı'nın sınırları Pamir bölgesinden Sir Derya'nın aşağı kısmına kadar uzanıyordu. Ancak 1840'ta aşağıda sözünü edeceğimiz Buhara hanlarından Nasrullah Hokand hanlığının taht şehri olan Hokand'ı işgal etti ve o zamanki Hokand hanı Muhammed Ali'yi idam etti. Bu tarihten sonra Hokand Hanlığı zayıfladı. 1852'den itibaren Rus saldırılarına maruz kaldı. 1876'da da tamamen Rus hâkimiyetine geçti. 1501'de Semerkand merkezli Şeyban (Şıban) Oğulları Hanedanlığı kuruldu. Bu hanedanlığın kurucusu Şıban Han 1507'de, Timuroğulları'nın elindeki Herat'ı da ele geçirerek sınırlarını genişletti. Şeybaniler 1597'de, Timur'un torunu Ömer Şeyh'in Fergana'da kurmuş olduğu yönetimi de yenilgiye uğrattılar. Ancak bu hanedanlık 1598'de dağıldı. 1511'de bugünkü Türkmenistan'ın bulunduğu bölgede Hive Hanlığı kuruldu. Bu hanlık zaman zaman Timurlular'ın ve Özbekler'in hâkimiyetine geçtiyse de 1804'e kadar ayakta kalabildi. 1804'ten sonra Kongrat Hanlığı olarak devam etti. Kongrat Hanlığı da 1919'a kadar ayakta kalmıştır. 1599'da Buhara'da Buhara Hanlığı ortaya çıktı. Ancak başlangıçta bir varlık gösteremedi. Çeşitli iç karışıklıklara sahne oldu. 18. yüzyılda biraz toparlanabildi. Zaman içinde yukarıda sözü edilen Şeybaniler'in hüküm sürdükleri topraklar da büyük ölçüde Buhara hanlarının eline geçti. 1801'de Buhara hanı olan Emir Said Haydar'ın 1826'da ölümünden sonra oğulları arasında taht kavgası çıktı. Bu kavgayı gaddarlığıyla ünlü Nasrullah kazandı ve sınırlarını hayli genişletti. Ancak onun 1861'de ölümünden sonra yerine geçen oğlu Muzaffer 1868'de Rus hâkimiyetini kabul etti ve 1920'de de tamamen ortadan kaldırıldı. Orta Asya'da geniş bir alanı kaplayan Kazakistan'da, 1227'de Orda (veya Kazak) Hanlığı adında bir hanlık kurulmuştur (Bunun hakkında Kazakistan tarihine bkz.) Ruslar Orta Asya'daki Türk bölgelerini işgal etmeye önce Kazakistan toprakları üzerinde kurulmuş olan hanlıkları hâkimiyetlerini kabul etmeye zorlamakla başladılar. (Bkz. Kazakistan tarihi). Bölgede kurulmuş büyük devletlerin parçalanarak küçük hanlıklara ayrılmış olması Rusların işlerini kolaylaştırdı. 1855'te Hokand Hanlığı'nın kuzeybatı sınırında bulunan Ak Mescid Kalesi'ni ele geçirdiler. Bundan sonra doğuya doğru ilerleme fırsatı buldular ve 1856'da Taşkent'i, 1868'de Semerkant'ı ele geçirdiler. 1864'te Kazakistan topraklarının tamamını işgal ettiler. 1876'da Hokand Hanlığı'nı ortadan kaldırdılar. 1884'te Merv bölgesini işgal ettiler. Böylece Batı Türkistan'ın büyük bir kısmı Rus hâkimiyeti altına girmiş oldu. Ancak bölgede yaşayan Müslüman Türk halkı Rus hâkimiyetini kabullenmek istemedi ve işgalcilere karşı değişik yerlerde isyanlar başlattı. Ancak isyanlar organizeli olmadığından ve bölge bölge hareket edildiğinden Rus işgalciler bu isyanları kolayca bastırabildiler. Karşıt gruplar daha sonra varlıklarını kültürel faaliyetlerle gösterme yoluna gittiler. Bu arada Türkiye'de ortaya çıkan Genç Osmanlılar (Jöntürkler) hareketinden etkilenen bazı kimseler Genç Buharalılar, Genç Harezmliler gibi birtakım gruplar oluşturdular. Bu hareketlere girenler komünist propagandalardan da etkilenmişlerdi. Bunlar daha sonra Sovyetler Birliği'nin Orta Asya topraklarına hâkim olmasında önemli rol oynamışlardır. Rusya'da çarlık yönetiminin zayıflaması üzerine 1917 Mart'ında Taşkent'te bir İslâm kongresi toplandı ve milli bir komite oluşturuldu. Bu komite daha sonra Hokand'da bir Türkistan İslâmi hükümeti kurdu. Ancak hükümeti kuranlar yeterli kadroya ve güce sahip değillerdi. 1917'e Ekim'inde gerçekleştirilen Bolşevik ihtilali sonrasında kurulan Sovyet yönetimi Şubat 1918'de Taşkent'i işgal etti ve yağmaladı. Bunun ardından Türkistan'da Sovyet işgali ve zulmü başladı. Sovyet yönetimi kurduğu Kızılordu'yu çarlık yönetiminin dağılmasını fırsat bilerek toparlanmaya çalışan Orta Asya Müslümanlarının üzerine sevk etti. 1919'da Hive Hanlığı, 1920'de Buhara Hanlığı ortadan kaldırıldı ve buralar Harezm ve Buhara Halk Cumhuriyetleri'ne dönüştürüldü. (Bundan sonraki gelişmelerle ilgili bilgiler her bir cumhuriyetin tarihinde ayrı ayrı verilmiştir.)

Sovyet Yönetiminde Özbekistan ve Bağımsızlık

SSCB Merkezi Komitesi 27 Ekim 1924'te Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulmasını kararlaştırdı. 1929'a kadar Tacikistan Özerk Cumhuriyeti de Özbekistan'a bağlıydı. (Ayrıca Tacikistan'ın tarihine bkz.) Özbekistan 31 Ağustos 1991 tarihinde Sovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. 29 Aralık 1991'de gerçekleştirilen bağımsızlık sonrası ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hâlen bu görevi yürüten İslâm Kerimov cumhurbaşkanlığına seçildi.

Dış problemleri: Diğer Orta Asya cumhuriyetleri üzerinde olduğu gibi Özbekistan üzerinde de Rus baskısı devam etmektedir. Rusya bu cumhuriyetler üzerindeki ekonomik çıkarlarını kaybetmemek istemektedir. Çin de Özbekistan için bir tehdit unsurudur.

İç problemleri: Etnik çeşitlilik Kazakistan'da olduğu gibi Özbekistan'da da bir problem oluşturmaktadır. Bağımsızlık öncesinde ülkede yaşayan Ahıska Türkleriyle Meshet Türkleri arasında bazı çatışmalar da oldu. Ancak bunda o zamanki yönetimin tahriklerinin önemli rolü olmuştu. Yönetim tarafından olmasa bile bazı çevreler tarafından gerçekleştirilecek tahriklerin benzer gelişmelere yol açması uzak bir ihtimal değildir.

İslami Hareket: Özbekistan zengin bir İslâmi mirasa sahiptir. Bugün Özbekistan sınırları içinde kalan Buhara, Semerkant ve Taşkent gibi şehirler tarih boyunca önemli ilim merkezleri olagelmiştir. Özbekistan, Sovyetler Birliği döneminde de Orta Asya Müslümanları açısından özel bir konuma sahipti. Orta Asya Müslümanları'nın dini idaresi Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te bulunuyordu. Sovyet yönetiminin faaliyetine izin verdiği iki medresenin ikisi de Özbekistan'daydı. (Buhara'daki Mir Arap ve Taşkent'teki İsmail Buhari Medresesi.) Bağımsızlık sonrasında İslâmi faaliyetler daha da canlanmış, yeni yeni cami ve mescitler ibadete açılmıştır. Bunun yanı sıra İslâmi ilimleri öğreten yeni medreseler ve enstitüler de açıldı. Bunlardan biri de değişik İslâmi ilimlerin öğretildiği, 4 yıllık dini yüksek öğretim veren İmam Buhari Enstitüsü'dür. Ancak yönetim, İslâmi gelişmelerden ve uyanıştan endişe duyduğu için bazı İslâmi faaliyetleri engellemektedir. Bağımsızlık sonrasında tasavvufi tarikatlar de canlılık kazanmış, yoğun bir faaliyet yürütmeye başlamışlardır. Bu tarikatların başında Nakşibendi, Kubrevi, Yesevi, Kadiri ve Kalenderi tarikatları gelmektedir.

Ekonomi: Özbekistan'ın ekonomisi birinci derecede tarım ve hayvancılığa dayanır. Bu sektörlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 42'dir ve çalışan nüfusun % 29'u bu alanlarda iş görmektedir. Başta gelen tarım ürünleri tahıl, pamuk, pirinç, mısır, tütün ve çeşitli sebze ve meyvelerdir. Pamuk üretiminde BDT üyesi cumhuriyetler arasında birinci, dünya ülkeleri arasında üçüncü sırayı alır. 1992'de 2 milyon 200 bin ton pirinç ve tahıl, 340 bin ton yer bitkileri, 1 milyon ton meyve, 3 milyon 750 bin ton sebze üretmiştir. Aynı yılda ülkede 5 milyon 100 bin baş sığır, 9 milyon 200 bin baş koyun, 700 bin baş domuz bulunuyordu. 1991'de 25 bin ton da balık avlanmıştır. Özbekistan önemli yer altı zenginliklerine sahiptir. Bunların başında petrol, altın, uranyum, doğal gaz, kömür, bakır, çinko, kurşun ve molibden gelir. Altın üretimi ve rezervi bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasındadır. Yılda ortalama seksen ton altın üretmektedir. 1992'de 41 milyar 600 milyon m3 doğal gaz, 21 milyon varil petrol üretilmiştir. Doğal gaz, petrol ve maden gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 10'dur.

Para birimi: Som

Gayri safi milli hasılası: 29 milyar 572 milyon dolar. (Yıllık safi artış: % 3)

Kişi başına düşen milli gelir: 1350 dolar.

Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerinin başında bazı gıda maddeleri ve tarım ürünleri, altın cevheri başta olmak üzere çeşitli maden cevherleri, elektrik ve doğal gaz gelir. İthal ettiği malların başında da ulaşım araçları, makineler, petrol ürünleri, kimyasal maddeler ve bazı gıda maddeleri gelir. Dış ticareti en çok BDT ülkeleri, Doğu Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği ülkeleri ve Japonya iledir. 1991'deki dış ticaret açığının yaklaşık 7 milyar dolar olduğu tahmin edilmiştir.

Sanayi: Özbekistan'ın sanayisi diğer Orta Asya cumhuriyetlerine nispetle daha çok gelişmiştir. Traktör, tarım makineleri, pamuk toplama makineleri, motor, petrol işleme makineleri üreten fabrikalar başta gelen sanayi kuruluşlarıdır. Bunların yanı sıra çimento, kimya, çelik, gıda vs. alanlarında da sanayi kuruluşları bulunmaktadır. İmalat sanayisinin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 16'dır. Çalışan nüfusun yaklaşık % 18'i sanayi sektöründe iş görmektedir.

Enerji: 1992'de 57 milyar 400 milyon kw/saat elektrik üretilmiş, 54 milyar 800 milyon kw/saat tüketilmiş, 2 milyar 600 milyon kw/saat da ihraç edilmiştir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 2565 kw/saattir.

Ulaşım: Başkent Taşkent'daki uluslararası trafiğe açık olmak üzere, tarifeli sefer yapılan 4 havaalanı vardır. 6.800 km. demiryoluna, 74 km'si asfaltlanmış olmak üzere 89.210 km. karayoluna sahiptir. Ayrıca Amu Derya ırmağından su yolu taşımacılığında yararlanılmaktadır. Bu ülkede ortalama 28 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir.

Eğitim: Eğitim ücretsizdir. Yaklaşık 9 bin ilkokul ve genel ortaöğretim kurumu, 250 mesleki ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. 55 kadar da yüksek öğretim kurumu vardır ve bularda 350 bine yakın öğrenci öğrenim görmektedir. Okuma yazma bilenlerin oranı yaklaşık % 90'dır. Eğitim dili Özbekçe'dir. Ancak Rusça da ilk yıllardan itibaren öğretilmektedir.

Sağlık: Özbekistan'da 1400 hastane, toplam olarak 75 bin doktor ve diş doktoru, 243 bin ebe ve hemşire mevcuttur. Ortalama 292 kişiye bir doktor düşmektedir. (Buna diş doktorları da dahildir.)

Karakalpak Özerk Cumhuriyeti

Bugün Karakalpak Özerk Cumhuriyeti'nin bulunduğu bölge geçmişte Hive Hanlığı'nın elindeydi. ("Tarih" kısmına bkz.) Bölge Sovyet yönetiminin eline geçmesinden sonra, 1925'te Kazak Özerk Cumhuriyeti'ne bağlandı. 1930'da Rusya Sovyet Cumhuriyeti'ne 1932'de de Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı bir özerk bölge yapıldı. 1989 sayımında nüfusunun 1.212.207 olduğu belirlendi. Bu özerk bölgede yaşayan halkın % 33'ünü Özbekler, % 32'sini Karakalpaklar, % 26.2'sini Kazaklar, % 5'ini Türkmenler, % 1.6'sını Ruslar, kalanını da Koreliler, Tatarlar ve Başkırtlar oluşturur. Türk soylu olan Karakalpaklar'ın % 92'si bu Karakalpak Özerk Cumhuriyeti'nde, kalanı başka yörelerde yaşamaktadır. Karakalpaklar Türkçe'nin Kıpçak lehçeleri grubuna giren bir lehçesini konuşmaktadırlar. Sünni ve hanefi olan Karakalpaklar Orta Asya'daki Türk halkları içinde dine bağlılıkta birinciliği alırlar. Sovyet dönemindeki din aleyhtarı propagandaya rağmen Karakalpaklar inançlarını gayet canlı bir şekilde korumuşlardır. Karakalpakistan aynı zamanda Orta Asya'daki tasavvufi tarikatların önemli merkezlerinden biridir. Karakalpaklar'dan Türkiye'ye göç etmiş olanlar da vardır.

Kaynak: http://www.firaset.net/

Hazirlayan: Ekrem Yolcu

home-5.gif (38924 Byte)