Bir tarikat adı. Melâmet, sözlükte kınamak, 
            ayıplamak ve sitem etmek manalarına gelir. Melâmîlik yoluna bağlanan 
            kimseye de "Melâmî" denir.
            Melâmîliğin bir tarikat olduğunu söyleyenler 
            yanında; kuralları belli bir tarikat olmadığını, her türlü 
            gösterişten ve dünya kaygısından uzak kalmayı benimseyenlerin genel 
            adı olduğunu ileri sürenler de vardır. Melâmîliğin bir tarikat 
            olmadığı düşüncesi, kurucusunun ve kuruluş tarihinin bilinmediğinden 
            dolayıdır. Birinci dönem Melâmîlik, "Melâmetiye" adıyla tanınır. İlk 
            defa Nişabur'da hicrî III. asrın başlarında Ebu Salih Hamdun b. 
            Ahmet b. Ammâr el-Kassâr, Melâmîliğin yayılmasında büyük rol 
            oynamıştır. Melâmîlik, Hamdun Kassar'dan önce varsa da, bir tarikat 
            haline onun zamanında gelmiştir.
            Melâmîlikte Muhyiddin İbnü-l Arabî'nin "Vahdet-i 
            vücud" görüşünün derin etkisi vardır. Melâmîler kaçınılması mümkün 
            olmayan cemaatle namaz dışındaki ibadetlerini ve Allah'a yakınlıkla 
            ilgili hallerini halktan gizlerler. Bunları açığa çıkarırlarsa 
            kendilerini kınarlar. Gerçek durumlarını sezdirmemek için halk 
            içinde sıradan bir insan gibi giyinip kendilerini belli etmeden 
            yaşamaya çalışırlar. Görünüş ve gösterişe değer vermezler. İnsanlara 
            yalnız kötü taraflarını gösterip iyiliklerini gizlemede çok ileri 
            gittiklerinden, çevresindekiler onları kusurlu kimseler sanarak 
            ayıplar ve kınarlar. En hoşlanmadıkları şey, kibir ve gösteriştir. 
            Bu kötü huylardan korunmak, Melâmîlikte bir kuraldır. Özel giysileri 
            ve tekkeleri yoktur. Melâmîler kimseye dertlerini açmazlar.
            Çünkü kula ihtiyacı bildirmek, muhtaçtan 
            yardım istemektir. Bu sebeple ihtiyacı Allah'tan dilemek ve 
            Peygamber'in yolundan gitmek, kulluğun iki esasıdır. Birbirlerinin 
            yardımına koşarlar. Bu konuda Hamdun Kassar; "Mümin, kardeşi için 
            gece kandil, gündüz asa olmalıdır" der.
            Melâmîlik başta Mevlevîlik olmak üzere IV. 
            asrın sonlarında oluşmaya başlayan, V. ve VI. asırlarda gelişen 
            tarikatları etkilemiş, birçok bâtınî mezhep ve mesleklerin ortaya 
            çıkmasına sebep olmuştur.
            Melâmîlik tarihi bakımından üç devreye ayrılır.
            1. Devre: Kassariye Melâmîliği. Hamdun 
            Kassar'a ait olan ve Melâmetiyye denen ilk devre melâmîliği. Hicri 
            III. yüzyılda Nişabur'da ortaya çıkmıştır.
            2. Devre: Bayramiyye Melâmîliği. İlk devre 
            melâmîliği zamanla bâtınî grupların Melâmîliğe girmesiyle asıl 
            sağlığını kaybetmiştir. Bunun yerini, hicri IX. asırda Bolu 
            Göynük'de Hacı Bayram Veli ile ortaya çıkan ve ilk Melâmîlerin bütün 
            özelliklerini taşıyan Bayramî Melâmîliği almıştır. Anadolu'da 
            Melâmîliğin yayılması, Hacı Bayram Velî vasıtasıyla olmuştur.
            3. Devre: Nuriyye Melâmîliği. Seyyid Muhammed 
            Nur el-Arabî'ye ait olan bu kol, hicri XIII. asırda Üsküp'te ortaya 
            çıkmıştır.
            Abdüsselam ARI