Seyh Adiy bin Musafir bin Ismail bin Musa bin
        Mervan bin el-Hasan bin Mervan'a (ö.1160 ya da 1162 Lales, Musul) dayandirilan Islâm
        disi inanç akimi. Akim üyeleri halk arasinda seytana tapanlar (seytanperest, abade-i
        iblis) ve çerag söndürenler olarak adlandirilir. Inanç sistemleri eski Iran
        inanislarinin etkisiyle olusmustur.
        Yezidilik'in ortaya çikisi ve adlandirilisi
        konusunda mezhepler tarihine iliskin eserlerde degisik görüsler öne sürülür. Bir
        görüs, Yezidî adlandirmasinin Haricilik'in Ibâdîlik kolundan ayrildigi söylenen
        Yezid bin Ebi Üneys'ten geldigini ve bu nedenle topluluga Yezîdi denildigini savunur.
        Diger bir görüse göre Yezidî adi, eski Iran inançlarindaki iyilik tanrisi Izd ya da
        Yezdan kelimesinden gelmektedir. Yezidîlik de Iran ve Asur inanç ögelerinin
        karismasindan ortaya çikmistir. Çagdas arastirmalar bu görüsleri dogrulamamakta,
        Yezidîlik'i dogrudan Seyh Adiy ile iliskilendirmektedir.
        Seyh Adiy, Umeyyeogullarina mensup, döneminde
        büyük ün kazanmis bir mutasavviftir. Bölge halkini irsad amaciyla Hakkari'ye gelmis,
        ölüm yeri olan Lales'te bir zaviye kurmustur. Düsünce ve inançlari bütünüyle
        sünnî Müslümanlik sinirlari içinde kalmis, kendisinin hadis ehlinden ve selef
        mezhebinden oldugunu söylemistir. Itikadu Ehli's-Sünne ve'l-Cemaa isimli eserinde
        sünnî Müslümanlarin inançlarini ve bunlarin kurtulan topluluk (firka-i naciye)
        oldugunu savunur. Yezidîlik'in temel kitaplari olan Kitabu'l-Cilve ile Mushaf-i Res (Kara
        Kitap), Seyh Adiy'e isnad ediliyorsa da, arastirmalar bunlarin çok sonralari yazildigini
        ortaya koymustur. Seyh Adiy'in ölümünden sonra yerine geçen Seyh Hasan döneminde,
        özelikle Siilerin Yezid bin Muaviye'ye saldirmalarina ve lânetlenmelerine karsilik Seyh
        Adiy'in izleyicileri Yezid'i savunma adina sünnîligi kötüye kullanarak hem Yezid, hem
        de Seyh Adiy hakkinda asiri inançlar gelistirdiler. Bu inançlar zamanla Seyh Adiy ve
        Yezid'in insan üstü varliklar oldugunu savunan Yezidîlik'in temel inançlarini
        olusturdu.
        Kitabu'l-Cilve ve Mushaf-i Res'te açiklanan
        Yezidîlik inançlarina göre, bütün yaratilmislardan önce Melek Tavus vardi. Abtavus
        (Abd Tavus) onu kendi seçilmis yolunu aydinlatmasi için yeryüzüne gönderdi. Abtavus,.
        öncesiz ve sonrasizdir. Yabancilar yaninda asagilanma konusu olmamasi için adi ve
        nitelikleri söylenmez. Bu inanç, Mushaf-i Res'te biraz daha açilir. Buna göre Allah
        baslangiçta beyaz bir inci yaratarak bunu Enfer adli kusun üstüne koydu. Kirk bin yil
        onun üzerinde oturdu. Sonra ilk olarak pazar gününü yaratti. Bu gün, sufi seyhler ile
        bir tutulan yedi melegin en büyügü olan Azrail'i yaratti. Azrail, Melek Tavus'tur.
        Pazartesi günü Melek Derdail'i yaratti. Bu da Seyh Hasan'dir. Sali günü Melek
        Israfil'i yaratti ki bu, Seyh Sems'tir. Çarsamba günü Melek Mikail'i yaratti. Bu,
        Seccadeddin'dir. Cuma günü Melek Cebrail'i Yaratti. Bu, Nasiruddin'dir. Cumartesi günü
        de Nurail'i yaratti ki bu da, Fahreddindir. Allah, Melek Tavus'u meleklerin reisi yapti.
        Sonra yedi kat gögü yeri günesi ve ayi yaratti. Daha sonra, son yaratilan Melek
        Fahreddin, insan ve hayvanlari yaratarak bunlari hirkasinin yakasina koydu. O zaman
        meleklerle birlikte inciden çikti ve öyle bir bagirdi ki, inci dört parçaya ayrildi.
        Inciden akan sularla deniz meydana geldi. Dünya da deliksiz desiksiz, yusyuvarlak oldu.
        Allah, Cebrail Seccadeddin'i bir kus sekline sokarak saliverdi. O da incinin
        parçalarindan günesi, ayi, yildizlari, daglari, bitkileri, meyve agaçlarini ve arsi
        yaratti. Allah, bir gemi yaratarak içinde otuz binyil yolculuk etti, sonunda gelip
        Lales'e oturdu.
        Mushaf-i Res'te anlatilan bir baska yaratilis
        inancina göre, yer ve gök yaratilmadan önce Allah, karanlik bir uzay durumundaki
        buharlar üzerinde dolasiyordu. Sonra bir papagan yaratti ve kirk yil ona hükmetti.
        Sonunda kizdi ve onu öldürdü. Tüylerinden daglar ve kayalar, nefesinden hava,
        dumanindan gök meydana geldi. Gökyüzünü direksiz diktikten sonra ve kendisi de oraya
        çiktiktan sonra, kendi nur ve cevherinden günes, ay, fecr, safak, sabah yildizi ve diger
        yildizlari yaratti. Arkasindan ilki seytan olmak üzere yedi melegi yaratti. Seytan kibre
        düsünce, cehenneme atildi ve orada yedi bin yil kaldi. Yaptigina pismanlik duyarak öyle
        agladi ki, göz yaslarindan yedi büyük küp doldu. Allah onu bagisladi, diger meleklere
        üstün kildi. Ona Melek Tavus adini vererek onunla birlesti. Gözyaslari ile dolu yedi
        küp, Seyh Adiy'in yeryüzünden dönüsüne kadar cehennem atesini söndürmek üzere
        orada sakli bulunmaktadir.
        Muhsaf-i Res'te bazi yasaklar da yer almaktadir.
        Yiyeceklerden marul, bakla, lahana, balik, geyik, horoz eti yemek haramdir. Özellikle
        horoz kutsaldir. Melek Tavus'un Adiy bin Musafir tarafindan tunçtan yapilan dört heykeli
        horoz seklindedir. Koyu mavi elbise giymek, helaya girmek, hamamda yikanmak haramdir.
        Hamam ve helalar seytanlarin oturduklari yerlerdir. Seytan, kaytan (ip), satt (sel), ser
        (kötülük), mel'un (lanetli), lanet ve nal kelimelerinin kullanilmasi da yasaklar
        arasindadir.
        Günümüz Yezidilik'inde önemli degisiklikler
        görülmektedir. Bugün Allah'in varligina, O'nun yedi kat gögü ve yeri yarattigina, her
        seye kadir olduguna, evrendeki isleri yarattigi melekler araciligi ile yönettigine
        inanilmakta, bununla birlikte O'nun en büyük üç melegin Melek Tavus, Seyh Adiy (Adiy
        bin Musafir) ve Sultan Yezid (Yezid bin Muaviye) oldugu söylenmektedir. Allah, insanlar
        sapikliga düstükçe, meleklerden birini insan kiliginda onlara dogru yolu göstermek
        üzere yeryüzüne gönderir. Allah'in binbir adi vardir ve bunlarin en güzeli Hüda
        adidir. Yezidîlik'te kelime-i sehadet, Seyh Hadi'nin (Adiy bin Musafir) Hüda'nin melegi
        ve Yezidilerin müsridi, Sultan Yezid'in Hüda'nin melegi, yerin nuru ve insanligin
        sevinci; Melek Tavus'un (seytan) Hüda'nin melegi ve elçisi oldugunu söylemekten olusur.
        Bu inanç, aksam yatarken, sabah kalkarken tekrar edilir.
        Yezidilik'te baslica dinî görevler namaz, oruç,
        hac ve zekattan olusur. Namaz, dogus ve batisi arasinda günese dogru yönelerek dua
        etmektir. Namazdan önce yalniz eller ve yüz yikanarak abdest alinir. Namaz büyük bir
        gizlilik içinde yerine getirilir. Baskalarinin yaninda ibadet etmek zorunda kalinirsa,
        eller günese karsi çevrilerek yüze sürmekle yetinilir. Özel ve genel olmak üzere iki
        tür oruç vardir. Özel oruç, yalniz din adamlari tarafindan tutulur. Bu oruç; Aralik
        ve Temmuz aylarinda yirmiser ve arkasindan Seyh Adiy'in türbesine yapilan ziyaret
        sirasinda da kirk gün olmak üzere toplam seksen gündür. Genel oruç, her yezidînin
        aralik ayi basinda tuttugu üç günlük oruçtan ibarettir. Oruç, sabahleyin günes
        dogustan hemen önce baslar, günes battiktan sonra sona erer. Gün boyu yemek içmek
        yasaktir; ancak bir ikram edilmesi durumunda geri çevrilmez, yenilir ya da içilir.
        Ayrica Hizir-Ilyas için üç gün oruç tutmak da bir gelenektir. Hac, 23-30 eylül
        arasinda Adiy bin Musafir'in Lales'teki türbesine yapilan ziyarettir. Yezidîlerin en alt
        tabakasini olusturan müridlere özgü bir görev olan zekât, gelirinin yüzde onunu
        seyhlere, yüzde besini pir'e ve yüzde iki buçugunu fakire vermektir.
        Yezidîler kendi içlerinde sekiz sinifa
        ayrilirlar. Bu siniflar, yukaridan asagiya dogru, Mir, Baba Seyh, Fakir, Kavval, Seyhler,
        Pir, Kuçek ve Mürid adlarini tasir. Yezidî inanisina göre Seyh Hadi, dünyadaki
        görevini tamamladiktan sonra yerine Hala Mira kabilesinden Berekat'i birakmistir. O
        günden bu güne, bu kabileden birisi Mir seçilir. Mir, din isleriyle ugrasir. Bu kabile
        üyeleri baska kabile ve siniflardan kiz alip vermezler. Mir, her tür dünya isinde de
        tek söz sahibidir.
        Baba Seyhlik yezidilerin en yüksek fetva
        makamidir. Mir bulunmadigi zaman ona Baba Seyh vekâlet eder. Baba Seyh saç ve sakalini
        hiç kesmez, bastan ayaga beyaz elbise giyer. Baba Seyhler yalniz Seyh Fahreddin'in
        soyundan gelenler arasindan seçilir. Vaaz, telkin, nasihat ve aileler arasi
        uyusmazliklari çözmekle görevlidir. Sürekli olarak yezidîler arasinda dolasir,
        sirtlarina giydikleri hirkalari ölünceye kadar çikarmazlar. Boyunlarina meftul denen
        bir tasma takarlar. Fakir olabilmek için, zaruri haller disinda tek kil bile kesmemis
        olmak sarttir. Kavuallar, Adiy bin Musafir'in türbesi çevresinde oturan görevlilerdir.
        Bunlar yilda bir kez Yezidî köylerini dolasir, yanlarinda tasidiklari Melek Tavus
        heykellerini öptürerek ve çevresinde tavaf ettirerek hac görevini yapamayanlara bu
        görevi eda etmelerini saglarlar. Bu hizmetlerinin bedeli, yanlarinda bulundurduklari
        kutsal testilere (serbik) sadaka konularak ödenir. Adani, Semsani ve Katani kabilelerinin
        üyeleri Seyhler sinifini olusturur. Bunlar okuma-yazma isleriyle ugrasir, irsad eder,
        cenaze törenlerini yönetirler. Beyaz cübbelerinin üstüne siyah bir külah ve kirmizi
        bir kusak takarlar. Zekât toplama ve dagitma isini yönetmek seyhlerin görevidir.
        Pirler, Yezidîlere yol gösteren yaslilardir. Hacca gelenlerin yiyecek, içecek ve diger
        ihtiyaçlarinin karsilanmasi pirlerin görevidir. Adiy'in türbesine bekçilik edenlerin
        baskanlarina Kuçek denir. Bunlar da Kavallar gibi Melek Tavus heykelleriyle köyleri
        dolasirlar. Yezidîlerin en alt sinifini olusturan Müridler, çiftçilikle ugrasan
        köylülerdir. Ancak kendi siniflarindan kimselerle evlenebilirler. Baslica görevleri,
        "efendilerimiz" dedikleri üst siniflara hizmet etmek ve vergi vermektir.
        Yezidîlerde son derece kati olan bu siniflar arasinda geçis imkânsizdir.
        Yezidîler, yeni dogan çocuklarini hemen sünnet
        ettirirler. Mümkün olabilirse ilk hafta içinde, olmazsa iki yasina kadar Adiy bin
        Musafir'in Lales'teki türbesi çevresindeki zemzem dedikleri suya üç kere daldirarak
        vaftiz ederler.
        Yeryüzündeki toplam sayilarinin üçyüz bin
        dolayinda oldugu tahmin edilen yezidîler Türkiye'de Mardin'in Midyat, Urfa'nin
        Viransehir, Siirt'in Kurtalan ve Besiri ile Batman'in köylerinde, Hakkari çevresinde;
        Gürcistan'da Tiflis, Batum; Azerbaycan'da Bakü ve Erivan'in köylerinde; Irak'ta Singal
        (Sinçar) daglarinda ve Iran'in muhtelif yerlerinde yasamaktadirlar. Türkiye'deki
        sayilarinin on bin dolayinda oldugu sanilmaktadir.