. |
Sevgili ENFAL okurları! ENFAL MEKTEBİ’mizin 10 yaşına bastığı bugün sizleri
hürmet ve muhabbetle selamlamanın sevinç ve gururu içindeyiz. Hep birlikte ürettiğimiz
bu sevinç ve gururu yine hep beraber paylaşmaktan daha doğal ne olabilir. Onun için
sizleri tebrik ediyor, ENFAL okuru ve müntesibi olduğunuz için sizleri kutluyor ve
hepinize teşekkür ederek sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Evet, ancak emek verip üretime katkı yapan kimseler
paylaşabilirler. Bize gelmekle, siteye uğramakla ve Enfal’e misafir olmak suretiyle
üretime, fikir ve düşünce üretimine ve bilgi aktarımına katkıda bulundunuz, bize
destek oldunuz ve oluyorsunuz. Onun için bu sevinç ve gururu birlikte ve sizlerle
birlikte paylaşıyoruz ve sizlere gerçekten çok, hem de çok teşekkür ediyoruz. Sizler, gerçekten sizler ENFAL ailesinin asıl omurgasını
sizler teşkil ediyorsunuz. Sizin teveccühünüz bize yön veriyor ve biz size bakarak
motive oluyoruz. Aslında çalışanlar, yazanlar, nakledenler ve aktaranlar, hepimiz ve
hepimiz bu mektebin talebeleriyiz. Yeni bir hareket, yeni bir çalışma ve yeni bir
araştırma herkesin değişip gelişmesine, ilerlemesine ve fikren yükselmesine sebep
oluyor. Biz de sizin sayenizde yeni yeni şeyler öğreniyoruz. Bu mektepte hoca, talebe,
yönetici ve yönetilen, çalışan ve ücretli diye bir ayrım yoktur. A’dan Z’ye
kadar herkes ve herkes öğrencidir ve ENFAL MEKTEBİ’nin talebesidir. Bu bizim www.enfal.de
adresi de ne kadar uğurlu ve ne kadar bereketli bir adresmiş ki, Allah’a şükür
günlük ziyaretçilerimizin sayısı binleri geçti ve bin beş yüzlere doğru
yaklaşıyor. Siz misafirlerimiz tabii ki paylaşıyorsunuz, tavsiye edip duyuruyorsunuz.
Her halde siz Âşık Yunus’umuz gibi bulduklarını herkesle paylaşıyorsunuz,
paylaşıyorsunuz: “Canlar canını buldum bu canım yağma olsun; Issı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun.
………………
Yunus ne hoş demişsin, bal u şeker yemişsin Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” Sanki siz de ben
sitemi buldum mektebim yağma olsun, diyorsunuz gibi geliyor bize. Sevgili kardeşlerimiz, Biz, hepimiz, hakkın, hukukun, hakikat ve gerçeğin
peşindeyiz. Üzülerek görüyoruz ve gördüğümüz için de söylüyoruz ki, bugün
insan “hukuk eminliği” görevini yapmadığı
için her tarafta zulüm kol geziyor. İnsan kendisine zulmettiği gibi, hayvan ve
bitkilere de zulmetti. Her canlı varlık, çevresinden zarar görüp rahatsız oluyor.
İşte biz bunları gördüğümüz için bu mektebin talebesiyiz. Biz bu ENFAL MEKTEBİ’nin
öğrencileri olarak Rönesans medeniyetinin anlayışını, onun ortaya koyduğu terim,
tarif ve tasnifleri asla kabul etmiyoruz. Çağın ilim anlayışının da doğru
olmadığı ve insanın yerli yerinde bulunmadığı kanaatindeyiz. Bu nasıl ilimdir ki,
halik ile mahlûk arsını ayırmış, insan merkezli bir dünya hezeyanlarına
kapılmış gidiyor. Bu kâinatı kim kurmuşsa bunun sahibi de odur ve kâinatın da dünyanın
da merkezinde o vardır ve her yerde onun istek ve arzuları yani onun koyduğu kanunlar yürürlüktedir.
Onun koyduğu kanun ve kuralları terk ederek kendi heva ve heveslerinin peşinde
koşanlar ancak kendilerine zulmetmiş olurlar. “Bunlar
Allah’ın koyduğu sınırlar-kanunlardır. Kim Allah’ın koyduğu kanunları çiğnerse
işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara 2/ 229) “Kim Allah’ın koyduğu kanunları çiğnerse o
aslında kendisine zulmetmiş olur” (Talak 65/ 1). Bize göre insan din ile bilimin kesiştiği noktadan geçen
bir düzlemde yaşayan varlıktır. Böylece bilim hayatın her alanında olduğu gibi din
de yine hayatın tarafında vardır. Biz varlıkta ikili sistem uygulayarak önce Halik ve
mahlûk deyip işe başlıyoruz. Yoksa tarafların bir tarafını alıp diğer tarafını
atmak bizim işimiz değildir. Onun için bizim terim tarif ve tasniflerimiz farklıdır.
O sebeple din dünya ve din devlet ayrımcılığı tam bir ayrımcılık ve hatta bölücülüktür
diyebilirsiniz. Biz bu tasniflerin doğru olmadığı, aksine yanlış ve hatta çok
zararlı olduğu görüşündeyiz. Bizim tasnifimiz, din-bilim, birey-toplum, fert-devlet,
dünya-ahiret, yöresel-küresel, sermaye-emek, kadın-erkek ve karı-koca şeklinde olup
bunlar birbirinin fonksiyonu olduğu için biri diğerinden yararlanır. Din denilince, irade ile yaptığımız her hareketin
hesabını bir gün bizden isteyeceklerini kesin bilmeliyiz. Yoksa din sadece namaz,
oruç, hac, zekât veya dua ve iyi niyet değildir. Özgür irademizle serbest bir
şekilde yaptığımız bütün hareket ve davranışlar dini alan içersinde olup
sorumluluğu gerektirir. Yerdeki olanlar ve göklerdeki bulunanların hepsi Allah’ındır
prensini bir öz ve esas kabul eden bizler, kendimizin bile bizlere emanet edildiğine
inanarak bütün çalışmalarımızı bu inanç ve duygu ile yapmaya çalışıyoruz.
Şunu kesin bilmenizi isteriz ki, ENFAL MEKTEBİ’nin bütün çalışanları gece gündüz
demeden, akşam ve sabah tanımadan bütün çalışmalarını ibadet aşkıyla
yapıyorlar. Onların tek amacı sizlere layık olabilmek ve siz okurların huzuruna en
kaliteli ürünlerle en iyi bir şekilde çıkabilmektir. Çeşitli fikirlerin, her türlü
acayip düşünce ve mülahazaların, kötü niyet ve teorilerin dünyayı kapladığı bu
gece karanlığı bir zamanda ENFAL ayın on dördü gibi insanlık semasına doğdu, o
şimdi 10 yaşında. Önümüzde hedefe varıncaya kadar daha çok uzun ince bir yol var.
Her gelecek yakındır felsefesine inanarak uzak yakın demeden biz yolumuza devam
edeceğiz. İnşallah bir gün bu mavi küremizi cennet haline getirmiş olacağız. Sevgili kardeşlerimiz, Son olarak sizlere hitap etmenin zevkini duyduğumuz şu anda
sizlerden isteğimiz bize e-maillerinizle soru sormanız ve isteklerde bulunmanızdır.
Daha doğrusu çalışmalarımızda daha başarılı olabilmek için bize yol gösterip
önümüzü açmanızdır. Sizlere tekrar teşekkür ederken dualarınızı bekler ve
hepinizi Allah’a emanet ederiz. ENFAL AİLESİ adına Prof. Dr. Osman Eskicioğlu
*DEÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi
|
. |