. | HURRİYET
NEDİR VE TARİFİ NASILDIR Prof. Dr. Osman Eskicioğlu*
Eğer
eleştiriye başlasam 10 sayfa yazmam gerekir. Ne bu böyle çeşit çeşit uydurmalar.
Peki, neden böyle derseniz, derim ki, olmayan bir şeyin tarifi olur mu? Bir zırva var
ortada hürriyet diye, bu zırvanın tarifi veya tevili olur mu? Zira insan için hayatta
gerçek bir hürriyet yoktur. Son derece samimi söylüyorum, bana inanın ve güvenin,
inanan ve bilen bir insan için gerçekten hürriyet diye bir şey yoktur. Çünkü
insanın iki davranışı vardır; o bunları da ya dine veya bilime göre yapar. Bu açıdan
bakarsanız hürriyeti, kişinin, dine ve bilime göre hareket ve davranışlarda
bulunmasıdır, şeklinde tarif etmek gerekir. Aslında
bu kelime insanlık tarihinde devletlerin vatandaşlarına zulüm yapması sonucu ortaya
çıkmıştır. Yani devletlerin ve devletin yerini tutan aşiret veya çetelerin halkı
zulüm ve haksızlık yapılması sonucu, Yani
kişi veya kişiler, ya da devletler, hukuk ve kanunlarını kendi kendilerine
uygulayabiliyorlarsa onlar işte onlar hürdürler ve özgürdürler. Eğer bizzat
kendileri uygulayamıyor, fakat onlar adına başkaları tarafından uygulanıyorsa, böyle
onlar da küçük, köle veya kısıtlı olmuş olurlar. İşte hukuki hürriyet budur. Ancak
bugün bu kelime, hemen hemen her şeyde olduğu gibi, hukuki kişiliğini kaybetmiş ve
siyasi yani yanar-döner politik yeni bir kişiliğe
bürünmüştür. Zaten değişik çok farklı tarifleri yapılması da bundandır. Bunun
böyle olmasının sebebi de bugünkü Rönesans medeniyetidir ve tabii Hıristiyanlığın
bilim ve teknolojiye karşı çıkmakla bilhassa papazların işlediği günahlardır.
Zira kilise ve papazlar, bilim ve teknolojiyi engelledikleri zaman bunun dinden
kaynaklandığını sanarak batının ilim sahipleri din kurallarından sıyrılmanın
çaresini aradılar ve buna da hürriyet dediler. Hatta
bu konuda İstanbul'da ilk hürriyet kelimesini duyan millet ve bunu her tarafa ulaştırmaya
çalışan egemen güçler hürriyet mitingleri yaparken onlar, hürriyet! Hürriyet!
Hürriyet! diye koro tutup slogan atarken dükkanından çıkan bir Yahudi de bunlara
bakar "şaşırdı millet! Şaşırdı millet!" demiştir. Hürriyetin
nasıl bir rezalet olduğunu size, hiç birini sevmediğim İngiliz filozoflarından olan
Thomas Hobbes'in dilinden aktarmak isterim. Bunu Enfal sitesinde var olan "İslam
Hukuku Açısından Hukuk ve İnsan Hakları" adlı çalışmamadan aktarıyorum:
Tabii hukuk alanında yeni fikirler getirmek isteyen Niccolo Macchiavelli, Thomas Hobbes
ve Hugo Grotius gibi şahısların düşüncelerinden bazı örnekler verir. Mesela
bunlardan Leviathan adında bir eser yazan Hobbes, şunları söylemektedir: "Hepiniz
de tabiat itibariyle kötüsünüz. Dünyada hiçbir manevi ilke mevcut değildir. Biz
ise bunu asla kabul etmiyoruz. Böyle bir hürriyet de ve böyle bir hürriyet anlayışı
da yoktur, diyoruz. Hürriyeti hem dini ve hem de bilimi yerli yerinde yaşamaktır
diyoruz. İrademizle dini yaşarız, irademizin
dışındaki olaylar da ilim olduğu için, hem bilime ve hem de dine uymuş oluruz. *DEÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi
|
. |