.  

ITAAT

Boyun egme; mer'a genis oldugundan davarlarin her yerinden otlamalarinin kabil olmasi; agacin meyvesi yetisip toplanmasinin mümkün olmasi.

Uyma, dinleme, alinan emre göre hareket etme anlaminda bir terim. Arapça'da "ta, va, a" fiilinden türemis bir mastar. Inkiyâd ile es anlamlidir. Bunun karsiti, adem-i itaattir ki, itâatsizlik, serkeslik ve muhalefet anlamina gelir. Önceleri karsi çiktigi kimseye, bilahare itaat edecegini bildirmeye de "arz-i itaat" denir. Bu manada, itaat edene muti', kendisine itaat olunana da mutâ' denir.

Gerek itaat, gerekse adem-i itaat, insanlarin fitratinda bulunan ve biribirine zit fakat ayni derecede lüzumlu olan özelliklerdir. Bu özellikleri sayesindedir ki insanlar, bir otoriteye baglanabiliyor, devlet kurabiliyor ve birlikte hareket edebiliyorlar.

Toplu halde yasayan insanlarin, iliskilerinin saglikli yürüyebilmesi, huzur ve güven içinde yasayabilmeleri, bir takim düzenlemelerin varligina baglidir. Söz konusu düzenlemeler olmadan, ne fertlerin ne de toplumlarin huzur ve güven içinde mutlu bir hayat sürmeleri kabil degildir. Ancak, mevcut otoriteye itâat edilmedigi sürece, ister yazili kanunlar seklinde olsun, ister yasayan örf ve âdetler tarzinda olsun, bu düzenlemelerin hiçbir yarari olmaz. O halde itâat mutlaka gereklidir.

Kime itaat etmek gerekir, ya da kimlere itaat edilmelidir, sorusuna gelince... Elbette itaata kim lâyiksa öncelikle ona itaat etmek, kime boyun egmek gerekiyorsa ona boyun egmek ve kimin emrini yerine getirmek gerekliyse onun emrini yerine getirmek icap eder.

Buna göre; kendisine itaat edilmesi gereken en büyük otorite, süphesiz ki, tüm alemlerin Rabbi olan Allah'tir. O'na itaat her itâattan önce gelir, O'nun buyrugu tüm buyruklardan üstündür. Kendisinden baskasina itaat, ancak O'nun izniyle ve müsaade ettigi ölçüde caizdir.

Kur'an-i Kerim'de söyle buyrulur:

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ulû'lemre (buyruk sahiplerine) itaat ediniz. Eger bir hususta anlasmazliga düserseniz -Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz- onu Allah'a ve Rasule götürün. Bu, hem daha hayirli hem de neticede daha iyidir" (en-Nisâ, 4/59).

Baska bir ayet-i celilede, mirasla ilgili hükümler sayildiktan sonra:

"Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" (en-Nisâ, 4/13) buyurulur.

Görülüyor ki, itâatta öncelik; her seyi yaratan ve diledigi gibi evirip çeviren, tâat ve ibadette kendisine ortak kabul etmeyen, yegane hüküm sahibi Allah'indir. O'na itaat mecburidir. Müsaade ettigi ölçüler içinde baskasina itaat etmek de haddi zatinda kendisine itaat etmektir. Çünkü gaye, O'nun dediginin tahakkuk etmesidir. Kur'an-i Kerim'de:

"Kim Resule itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Yüz çevirene gelince... seni onlarin basina bekri göndermedik" (en-Nisâ, 4/80) buyurulur.

Resulullah (s.a.s) bir hadislerinde;

"Kim bana itâat ederse süphesiz Allah'a itaat etmis olur. Her kim imam (devlet baskani)a itaat ederse süphesiz bana itaat etmis olur. Eler kim imama isyan ederse süphesiz bana isyan etmis olur" (Ibn Mâce, Cihâd, 39) buyurmakla, Rabbin rizasi gözetilerek baskalarina yapilan itaatin gerçekte Allah'a itaat manasina geldigini ifade etmistir.

Ulûl-emre itaat, Allah'in emri olmakla beraber, bunun bazi sartlara bagli oldugunu, Kur'an'dan (en-Nisâ, 4/59) ve bazi hadislerden ögreniyoruz. Nitekim Resulullah (s.a.s);

"Eger üzerinize Habesî ve burnu kulagi kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'in Kitap(ile sevk ve idare ettigi sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz" (Ibn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 4) buyurur. Diger bir hadiste ise söyle denmektedir:

"Müslüman kisinin, bir günah islemekle emrolunmasi disinda, hoslandigi veya hoslanmadigi hususlarda Müslüman amirine itaat etmesi vaciptir. Bir günah islemekle emrolundugu zaman dinlemek ve itaat etmek yoktur" (Ibn Mâce, Cihad, 40).

Su hadisler de ayni sekilde, itaatin, Allah'in rizasina uygun olmasini sart kosuyor:

"Basinizdakilerden kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse, sakin o hususta ona itaat etmeyiniz " (Ibn Mace, Cihad, 40);

"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40).

Allah'a itaat nevilerinden biri de, ana-babaya itaat etmek ve onlara iyi davranmaktir. Ayet-i celilede; "Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babaniza da iyi davranmanizi kesin bir sekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yaninda yaslanirsa, kendilerine 'öf' bile deme, onlari azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onlari esirgeyerek üzerlerine kanat ger ve de ki: Rabbim! Küçüklügümde onlar beni nasil yetistirmislerse, sen de onlari esirge!" (el-Isrâ, 17/23-24) buyurulmustur. Resulullah (s.a.s) da; "Rabbin hosnutlugu ana-babanin hosnutluguna baglidir. O'nun gazabi da ana-babanin gazabina baglidir" (Tirmizî, Birr, 3) buyurmakla bu konuya dikkati çekmistir.

Buraya kadar geçen ayet ve hadislerden, Cenâb-i Allah'a kayitsiz sartsiz itaat etmenin farz oldugu, bunun geregi olarak; O'nun Resulune, müslüman olan ve Islâm ile hükmeden, Islâm'in emrettigi yönetim biçimini yürüten ulûl-emre ve ana-babaya da itaatin kaçinilmaz oldugu, Rabbin rizasina uygun olmayan hususlarda ise adem-i itaat (itaatsizlik) gerektigi açik bir sekilde anlasilmistir.

Müslüman olan ulûl-emrin, Allah'in rizasina aykiri emirlerine itaat edilmeyecegine göre, kâfir ve münâfiklara asla itaat edilemez, peslerinden gidilemez. Yüce Rabbimiz, bizleri, böyle bir hataya düsmekten siddetle sakindirarak söyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsaniz, imaninizdan sonra sizi çevirip kâfirler haline getirirler" (Âlû Imrân, 3/100);

"Ey iman edenler! Eger kâfirlere itaat ederseniz, sizi eski dininize geri çevirirler. O takdirde büsbütün kaybedersiniz" (Alu Imrân, 3/149);

"Gerçekten seytanlar, sizinle mücadele etmeleri için dostlarina telkin ederler. Eger onlara itaat ederseniz süphesiz, siz de Allah'a ortak kosanlardan olursunuz" (el-En'am, 6/121).

Hak Teâlâ, kendisine itaat etmeyenlerin, ahiretteki vaziyetlerinden söyle söz ediyor:

"Yüzleri ateste evrilip çevrildigi gün; keske Allah'a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik, derler" (el-Ahzab, 33/66).

Halid ERBOGA

geri.gif (554 Byte)

 

.