irqmapfl.gif (7565 Byte)                          varol.gif (3820 Byte)

Arka fonda Irak'in milli marsini dinlemektesiniz.


 

Irak

Giris

Irak, Iran-Irak Savasi, Körfez Savasi, Körfez Savasi sonrasinda uygulanan uluslararasi ambargo, Kuzey Irak'ta yasanan parçalanma, Güney Irak'taki ayaklanmalar ve bütün bu gelismelere ragmen kesintisiz devam eden Saddam zulmü sebebiyle uzun süreden beridir gündemde olan bir ülke. Biz de bu sayimizda Irak hakkinda bazi özet bilgiler vererek bu ülkeyi tanitmaya çalisacagiz.

Irak Hakkinda Genel Bilgiler

Resmi adi: Irak Cumhuriyeti

Baskenti: Bagdat (Nüfusu: 5.000.000)

Diger önemli sehirleri: Basra, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Ramâdi, Necef, Hilla, Erbil, Ummu'l-Kasr, Kufe.

Yüzölçümü: 434.924 km2.

Nüfusu: 23.000.000 (1999 tahmini).

Km2 basina düsen insan sayisi: 44.7

Nüfus artis hizi: % 3.1

irqmapad.gif (5852 Byte)

Etnik yapi: Irak halkinin % 77'si Arap, % 19'u Kürt, % 1.7'si Türk'tür. Bunlarin yani sira her birinin orani % 1'den daha az olan Farisiler (Iranlilar), Lurlar, Nasturiler ve Iber - Kafkas Çerkezleri yasamaktadir.

Dil: Resmi dil Arapça'dir. Halkin dörtte üçünden fazlasi Arapça konusur. Yukarida anilan etnik unsurlarin dilleri de konusulmaktadir.

Din: Resmi din Islâm'dir. Irak halkinin % 97'si Müslümandir. Müslümanlarin % 57'si Sii - Caferi, % 43'ü Sünnidir. Sünnilerin çogunlugu Safiidir. Ancak Hanefîlerin orani da Safiilerin oranindan çok az degildir. % 2 oraninda hiristiyan vardir. Hiristiyanlarin üçte ikiye yakini ortodoks, üçte bire yakini katolik az bir kismi da protestandir. % 0.7 oraninda Yezidi, % 0.2 oraninda Sabii, çok az sayida da yahudi mevcuttur.

Cografi durumu: Bir Ön Asya (Ortadogu) ülkesi olan Irak, kuzeyden Türkiye, dogudan Iran, güneydogudan Basra Körfezi ve Kuveyt, güneyden Suudi Arabistan, batidan da Ürdün ve Suriye ile çevrilidir. Topraklarinin % 13'ü tarim alani, % 10'u otlak, % 4'ü orman ve çaliliktir. Bölgelere göre degisiklik arz eden bir iklimi vardir.

Yönetim sekli: Irak'ta tek partili bir siyasi sistem hâkimdir. 22 Eylül 1968'den buyana yürürlükte olan anayasa devletin en üst yöneticisi olan devlet baskanina oldukça genis yetkiler tanimaktadir. Hükümet devlet baskani tarafindan olusturulur ve baskan istedigi zaman hükümeti veya herhangi bir üyesini degistirme yetkisine sahiptir. 250 üyeli, sinirli birtakim yetkilere sahip parlamentosu bulunmaktadir. BM, IKÖ (Islâm Konferansi Örgütü), Arap Devletleri Birligi, OPEC (Petrol Ihraç Eden Ülkeler Teskilati), IMF (Uluslararasi Para Fonu), Islâm Kalkinma Bankasi gibi uluslararasi örgütlere üyedir.

irak1.jpg (10261 Byte)

Siyasi partiler: Irak'ta resmen taninmis olan tek siyasi parti Arap Sosyalist Baas Partisi'dir. Bu partinin savundugu Baas ideolojisinin kurucusu ve fikir babasi hiristiyan asilli Misel Eflak'tir. Bu ideoloji sosyalizm, laiklik ve Arap kavmiyetçiligi ilkeleri üzerine oturur. Baas ideolojisine göre Islam, Arap medeniyetinin bir ürünüdür.

Tarihi: Irak topraklarinin bir kismi Hz. Ebu Bekir (r.a.) zamaninda Halid ibnu Velid (r.a.) komutasindaki Islâm ordusu tarafindan fethedildi. Irak'in tamaminin fethi ise ikinci halife Hz. Ömer (r.a.) zamaninda gerçeklestirildi. Tarihte önemli birer ilmi ve ticari merkez rolü üstlenmis, günümüzde de Irak'in en önemli sehirlerinden olan Basra ve Kufe sehirleri Hz. Ömer (r.a.) zamaninda kurulmustur.

Hz. Ali (r.a.) zamaninda hilafet merkezi Medine'den Kufe'ye nakledildi. Hz. Ali (r.a.)'nin oglu Hz. Hüseyin de Kufe yakinlarindaki Kerbelâ'da sehid edildi.

Emeviler döneminde hilafet merkezi Sam (Dimesk)'di. Onlardan sonra gelen Abbasiler döneminde ise merkez Bagdat oldu. Abbasi halifelerinden Mu'tasim döneminde 835 yilinda hilafet merkezi Samarra sehrine tasindi ve 892 yilina kadar da burasi merkez olarak kaldi. 899 - 1030 yillari arasinda 131 yil süreyle Irak'in güneyinde kalan bölgelerde ve bazi Körfez bölgelerinde Karmatiler hüküm sürmüslerdir. Karmatiler, Fatimiler'e bagliydilar ve Siilerin asirilarindandilar. Karmatiler, Abbasileri ve Sii bir yönetim olan Buveyhileri uzun süre ugrastirmislardir. Abbasi hilafeti 892 yilinda yeniden Bagdat'a tasindi. Ancak eski topraklarin tümü üzerinde otorite saglayamadi. Zaman içinde Abbasilerin siyasi alandaki otoriteleri zayifladi ve siyasi otoriteyi Buveyhilere birakarak dini otoriteyi ellerinde tutmakla yetindiler. Buveyhilerin izledikleri kötü yönetim Irak'in çesitli bölgelerinde ayaklanmalara ve bazi bölgelerin merkezi idareden ayrilmasina yol açti.

1055'te Büyük Selçuklu hakanlarindan Tugrul Bey Bagdat'i ele geçirerek Buveyhi saltanatina son verip Abbasilerle isbirligi içine girdi. Bu tarihten sonra Abbasi hilafeti Selçuklularin destegiyle ayakta kalmaya devam etti. Ancak Irak topraklarinin tamami üzerinde otorite saglayamadi. Bazi bölgelerdeki yerel yönetimler yine varliklarini sürdürdüler. Öte yandan sonraki yillarda Abbasi hilafetiyle Irak'ta kurulan Selçuklu idaresi arasinda çesitli anlasmazliklar ve çarpismalar oldu. Önceleri Büyük Selçuklular'a bagli olan Irak Selçuklulari, Basra Körfezi çevresinde 1194 yilina kadar hâkimiyet sürdüler. Bu tarihte Irak Selçuklulari hâkimiyetine son veren Harezmsahlar bölgeye hâkim oldular.

Mogollarin 1258'de Bagdat basta olmak üzere Irak topraklarini isgal etmeleri üzerine Irak'taki Abbasi idaresi sona erdi. Mogol istilacilar Harezmsahlar'in saltanatina da son verdiler. Mogollar Bagdat'ta ve Irak'in genelinde büyük bir katliam ve yikim gerçeklestirdiler. Bundan sonra 3 yil 4 ay süreyle hilafet makami açik kaldi. Daha sonra Misir'da yönetimi elinde bulunduran Memlüklerden Baybars, 9 Haziran 1261'de Abbasi veliahti Ebu'l-Kasim Ahmedi'l-Mustansir bi'llah'i halife ilan etti. Böylece Abbasi hilafeti Kahire'de varligini sürdürdü. Mogollar Irak topraklari üzerindeki hâkimiyetlerini 1335'e kadar sürdürdüler.

1336'da Bagdat'i baskent edinerek Irak topraklarina hükmeden Celayirli hanedani kuruldu. Celayirli yönetiminin sürdügü sirada, 1393 ve 1401 yillarinda Timur ordulari iki kez Bagdat'i isgal ederek yagmaladilar.

Bagdat 1411'de Karakoyunlular'in eline geçti. Karakoyunlular saltanatlarini 1468'e kadar sürdürdüler. Onlardan sonra da Bagdat ve çevresine Akkoyunlular hükmettiler. 1508'de Bagdat'i ve Irak'in tamamina yakin bir kismini Safeviler ele geçirdiler ve 1534'e kadar buralar onlarin hâkimiyetinde kaldi. 1534'te ise Bagdat ve çevresini Osmanlilar ele geçirdiler. Osmanlilar, bundan bir süre sonra 1546'da, Basra bölgesinde de etkinlik gösterdiler. Ancak Basra 1699'da Osmanlilara baglandi. 17. yüzyilin baslarinda bir ara Safeviler yeniden Bagdat'i isgal ettilerse de Osmanli Devleti çok geçmeden geri aldi.

Ingilizler I. Dünya Savasi'nin patlak vermesiyle birlikte ilk önce Basra olmak üzere Irak topraklarini isgal etmeye basladilar. 1918'de Irak'in tamami Osmanlilar'dan ayrildi. Ingilizler 23 Agustos 1921'de Serif Hüseyin'in üçüncü oglu I. Faysal'i Irak krali yaptilar. (Ürdün'ün ilk krali Abdullah da Serif Hüseyin'in ikinci ogludur.) Kral Faysal Ingilizler tarafindan korunuyordu ve onlarin bu ülkedeki çikarlarini korumakla görevlendirilmisti. Kral Faysal'in yönetimi 8 Eylül 1933'e kadar sürdü. Yerine oglu Gazi kral oldu ve 4 Nisan 1939'a kadar kralligi sürdürdü. Bu tarihte Gazi'nin Ingilizler tarafindan gerçeklestirilen bir suikastla öldürülmesi üzerine 4 yasindaki oglu II. Faysal kral yapildi. Ancak yönetimi II. Faysal'dan vekaleten ayni hanedandan Abdulilâh ibnu Ali kral naibi olarak elinde tutuyordu.

15 Temmuz 1958'de saltanata son verildi ve genç kralla birlikte bütün hanedan üyeleri öldürüldü. Bu olaydan sonra ülkede krallik rejimine son verilerek cumhuriyet düzeni ilan edildi ve ilk devlet baskanligina General Abdülkerim Kâsim getirildi. Baslangiçta halkin destegini elde eden Abdülkerim Kâsim daha sonra genis çapli ayaklanmalarla karsi karsiya geldi. Baasçilar 9 Subat 1963 tarihinde gerçeklestirdikleri bir darbeyle Abdülkerim Kâsim'i görevden alarak öldürdüler. Bundan sonra devlet yönetimine Baas Partisi hâkim oldu ve devlet baskanligina da Albay Abdüsselâm Muhammed Arif getirildi. Daha sonra Baasçilar arasinda bazi anlasmazliklar ortaya çikti ve Abdüsselâm Arif bazi kisileri saf disi etti. Abdüsselâm Arif'in 14 Mayis 1966'da bir helikopter kazasinda ölmesi üzerine yerine kardesi Abdurrahman Muhammed Arif geçti. Onun döneminde ordu yönetimde önemli bir etkinlik kazandi. 17 Temmuz 1968'de de ordudaki Baasçilar Tümgeneral Ahmed Hasani'l-Bekr'in öncülügünde bir darbe gerçeklestirerek yönetimi ele geçirdiler. Bu devrimle birlikte gençliginden beri Baasçilar arasinda yer alan Saddam Hüseyin de yönetimde etkili bir konuma geldi.

irak2.jpg (12059 Byte)

Baslangiçta kendini el-Bekr'in destekçisi olarak gösteren Saddam zamanla Baas Partisi içindeki bütün muhalifleri saf disi etti. Bu hesaplasmada Baas'in ileri gelenlerinden birçogu öldürüldü. Saddam Hüseyin, 1976'da basbakanligi ve bazi önemli görevleri el-Bekr'den devraldi. 1979'da da devlet baskanligini üstlendi. Saddam önce kendi çalismalari ve kurmak istedigi diktatörlük rejimi açisindan tehlikeli gördügü kimseleri idam ettirmekle ise basladi. Ayaginin tozuyla bakanlardan ve yüksek rütbeli subaylardan olusan yirmi kisiyi idam ettirdi. Idamlar sonraki yillarda da devam etti. Saddam bununla da yetinmeyerek bazi suikast olaylarindan dolayi pek çok insani öldürdü. Saddam, Irak'taki Islami Hareket'i tamamen ortadan kaldirabilmek için elinden geleni yapti.

Irak bir sinir meselesini gündeme getirerek 22 Eylül 1980'de ABD'nin de tesvikiyle Iran'a karsi bir savasa giristi. 8 yil süren bu savasta toplam 1 milyon insan hayatini kaybetti. 200 milyari silaha verilmek üzere 420 milyar dolar maddi zarar meydana geldi.

Irak, Iran'a karsi savasinda kendisini sürekli destekleyen Kuveyt'e 1990 yili ortalarinda, tartismali bölgeden petrol çikarmak ve petrol fiyatlarini düsük tutmak suretiyle kendisini zarara ugrattigi gerekçesiyle bir ültimatom verdi. Arkasindan da 2 Agustos 1990'da bu ülkeyi tamamen isgal etti. Irak - Kuveyt krizinin baslangicinda olaylarin disinda görünen ABD isgal olayindan sonra Irak'a karsi cephe olusturmaya basladi. ABD savas hazirliklarini tamamladiktan sonra 15 Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt'ten çekilmemesi halinde Irak'a karsi savas açacagini açikladi. 17 Ocak 1991 gününün ilk saatlerinde de yanina aldigi sömürgeci güçlerle birlikte savasi fiilen baslatti. Irak kuvvetleri her türlü teknik imkâna sahip birlesik güçler karsisinda uzun süre dayanamadi ve teslim olmak zorunda kaldilar.

Körfez Savasi Irak'i tam bir kargasanin, otorite boslugunun ve ekonomik krizin içine itti. Savas zaten ülke ekonomisini önemli oranda yipratmisti. Buna ek olarak ABD güdümündeki Birlesmis Milletler örgütü bu ülkeye karsi bir ekonomik ambargo uygulamaya basladi. Otorite boslugundan yararlanan güneydeki bazi Sii gruplar yönetime karsi ayaklanma baslattilar. Irak Kürdistani olarak da adlandirilan Kuzey Irak bölgesi de büyük ölçüde Bagdat yönetiminin otoritesi disina çikti. Ancak bu bölgede merkezi bir yönetim olusturulamadi. Biri merkezi Süleymaniye'de olan Talabani yönetimi digeri de merkezi Erbil'de olan Barzani yönetimi olmak üzere iki ayri Kürt yönetimi ortaya çikti. Bu yönetimler kendi aralarinda zaman zaman iç çatismalara girdiler. Daha sonra bir ateskes saglandi ise de yönetimlerin birlestirilmesi konusunda herhangi bir ittifak saglanmis degildir.

Dis Irak'in aslinda bütün komsulariyla problemleri vardir. Kuveyt'i isgal ederken gerekçe olarak kullandigi sinir problemi Irak'in yillar önce ortaya atmis oldugu ancak Iran'la savasi dolayisiyla gündem disi tuttugu bir problemdi. Anlasmazliga yol açan bölge buralari bir süre isgalinde tutan Ingiltere'nin çekilirken, Irak'a mi Kuveyt'e mi ait oldugunu kesin sekilde belirlemeden, gerektiginde kullanilmak üzere problem olmasi için biraktigi bölgeydi. Irak, Körfez Savasi sonrasinda içine düstügü durum dolayisiyla Kuveyt'in tartismali bölge üzerindeki hâkimiyetine göz yumuyorsa da bu bölge üzerindeki hak iddiasindan vazgeçmis degildir.

1980'de Iran - Irak Savasi'na yol açan sinir problemi de eskidir. Bu problem aslinda 1975 Bagdat zirvesinde imzalanan bir anlasmayla sonuca baglanmisti. Ancak Iran'daki yönetim degisikligi üzerine Batili güçlerin tahrikleriyle Irak bu anlasmayi geçersiz saydi ve Iran'a saldirdi. Iki ülkenin 1988'de 598 sayili BM Güvenlik Konseyi kararini karsilikli olarak kabul etmesiyle Iran - Irak Savasi sona erdi. Ancak sinir problemi kesin bir çözüme kavusturulmus degildir.

Irak'la Türkiye arasinda Firat ve Dicle irmaklari sularinin kullanimi konusunda bazi anlasmazliklar ortaya çikti. Irak, Körfez Savasi sonrasinda içine düsmüs oldugu durum dolayisiyla bu meseleyi de gündem disi tutuyorsa da ileride bu konunun iki ülke arasinda herhangi bir probleme yol açip açmayacagi konusunda kesin bir sey söylenemez.

Her ikisi de Baas rejimiyle yönetilmesine ragmen Irak'la Suriye yillardan beridir anlasamamaktadir. Körfez Savasi'nda da Suriye, Irak'a karsi cephe içinde yer aldi. Bunun yani sira Irak da Suriye'deki rejime muhalif siyasi gruplara siyasi ve lojistik destek vermektedir. Son yillarda bu iki ülke arasinda kismen bir yumusama yasandiysa da problemler çözülmemistir ve husumet devam etmektedir.

Körfez Savasi, Irak'in, Iran karsisinda kendisini maddi yönden sürekli destekleyen Suudi Arabistan'la da arasinin açilmasina yol açti.

Irak'in en önemli dis meselesi ise belki, BM tarafindan sürekli uzatilan ekonomik ambargo uygulamasidir.

Iç problemleri: Kürt meselesi Irak'in çok eski bir meselesidir. Kürtlerin çogunlukta oldugu Kuzey Irak'in bagimsizligini isteyen birçok örgüt kurulmustur. Bunlarin içinde en çok isimleri duyulanlarsa Celal Talabani'nin liderligindeki Kürdistan Yurtsever Birligi'yle Mesud Barzani'nin liderligindeki Kürdistan Demokratik Birligi'dir. Irak'in Körfez Savasi sonrasinda içine düstügü durumdan cesaretlenen bu örgütler kuzeyde özerk bir yönetim olusturma çalismalari baslattilar. Bu örgütler amaçlarini gerçeklestirmek için 19 Mayis 1992'de etkin olduklari bölgede bir seçim gerçeklestirerek 105 üyeli bir Kürdistan parlamentosu olusturdular. Ardindan anilan iki örgütün koalisyon hükümeti niteliginde bir Kürdistan hükümeti olusturuldu. Ancak iki örgüt arasindaki ittifak uzun sürmedi ve çok geçmeden bu iki örgütün taraftarlari birbirlerine karsi silahli mücadeleye girdiler. Bütün bu gelismeler Irak Kürdistani'ni tam bir kargasanin, yönetim boslugunun ve belirsizligin içine itti.

Irak'ta yönetimin Siiler ve Türkmenler karsisinda izledigi politika da iç problemlere yol açmaktadir. Iran'da sah rejiminin sona ermesinden sonra Irak halkinin çogunlugunu olusturan Siilerin ileri gelenleri de Irak Islâm Inkilabi Yüksek Meclisi adli bir örgüt olusturarak yönetime karsi bir mücadele baslatmislardi. Körfez Savasi sonrasinda Güney Irak Siileri bir ayaklanma baslattilar. ABD de bu ayaklanma için gerekli sartlari olusturarak Irak kuvvetlerinin 36. paralelin güneyinde hareket etmelerini yasaklamisti. Türkmenler de çesitli örgütler etrafinda toplanarak yönetime karsi mücadele etmektedirler.

irak3.jpg (10760 Byte)

Islami Hareket: Baas Partisi'nin iktidari ele geçirmesinden sonra izlenen baski politikasi Irak'taki Islâmi faaliyetlere büyük darbe vurdu ve açiktan Islâmi faaliyette bulunulmasina imkân birakmadi. Uygulanan baski politikasi Islâmi düsünce sahibi pek çok insani da vatanini terk etmeye zorladi. Bununla birlikte insanlarin Islâmi yönden bilgilendirilmelerini ve suurlandirilmalarini amaçlayan gizli faaliyetler durmadi. Bu faaliyetleri yürüten cemaatlerin basinda da Müslüman Kardesler cemaatinin Irak kolu gelmektedir. Bu cemaatin faaliyetlerinin gençler arasinda basite alinamayacak bir etkisi oldu. Halkin çogunlugunu Kürtlerin olusturdugu Irak Kürdistani'nda faaliyet yürüten Irak Kürdistani Islâm Birligi adli örgütün mensuplari da Müslüman Kardesler çizgisindedirler. Bu örgüt egitime ve kültürel faaliyetlere agirlik vermekte bölgede hâkimiyeti ele geçirme mücadelesi veren gruplar arasindaki çatismalardan uzak durmaya çalismaktadir.

Irak Kürdistani'nda faaliyet yürüten bir diger Islâmi cemaat de Seyh Osman ibnu Abdilaziz'in kurdugu ve halen liderligini kardesi Seyh Ali ibnu Abdilaziz'in yaptigi Irak Kürdistani Islâmi Hareketi'dir. Bu hareket kismen Iran'a yakinligiyla bilinmektedir. 1994 baslarinda bu hareketin mensuplariyla Talabani'nin milisleri arasinda bazi çatismalar oldu. Bu örgütün merkezi ünlü katliama sahne olan Halepçe sehrinde bulunmaktadir.

Irak halkinin çogunlugunu olusturan Sii cemaat arasinda en etkili olan örgüt Irak Islâm Devrimi Yüksek Meclisi'dir. 1982'de kurulan ve liderligini Muhammed Bekr el-Hakim'in yaptigi bu meclis çalismalarini daha çok Iran'dan yürütmektedir.

Ekonomi: Irak, petrol rezervi bakimindan dünyanin en zengin ülkeleri arasinda yer alir. 1993'deki mevcut petrol rezervi 100 milyar varildi. Dogal gaz ve petrokimya bakimindan da zengindir. 1993'teki dogal gaz rezervi de 3 trilyon 100 milyar m3'tü. Petrol ve dogal gaz gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 12'dir. Uluslararasi ambargo Irak'in petrol, dogal gaz ve petrokimya üretimini önemli oranda etkilemistir.

Irak tarim yönünden de iyi durumdadir. Tarim ve hayvanciliktan elde edilen gelirin milli gelir içindeki payi % 20'dir. Tarim sektöründe çalisanlar tüm çalisan nüfusun % 12'sini olusturmaktadir. Ancak uluslararasi ambargo tarimi olumsuz yönde etkilemistir.

Para birimi: Irak Dinari

Kisi basina düsen milli gelir: Körfez Savasi öncesinde 1950 dolardi.

Sanayi: Irak'in sanayi kuruluslarinin basinda petrol aritma ve petrokimya tesisleri gelir. Bunun yani sira gida maddesi, mesrubat, sigara, tekstil ürünü, giyim esyasi, mobilya, kâgit, kimyasal madde, plastik, çimento, tugla ve diger insaat malzemeleri, toprak esya, madeni esya ve büro malzemeleri üreten sanayi kuruluslari bulunmaktadir. Imalat sanayisinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 10'dur. Çalisan nüfusun yaklasik % 11'i sanayi sektöründe is görmektedir. Buna petrol tesislerinde çalisanlar da dahildir. Uluslararasi ambargodan diger sektörler gibi sanayi sektörü de büyük ölçüde olumsuz yönde etkilenmistir.

 

Kaynak: Vahdet Dergisi

Hazirlayan: Ekrem Yolcu

home-5.gif (38924 Byte)