Kürt Sorunu, Türk Sorunudur
Arif Altunbaş
Bütün insanlar, hepimiz (Darwinistler de dahil)
Hz. Ademin çocuklarıyız. Oradan türeyip gelmişiz. Her şeyden önce insanız,
insan olarak birbirimizin kan kardeşiyiz, akrabasıyız.
Daha
sonra, Hz. Ademin çocukları olarak yüzlerce millete, kabileye ve soya ayrılmışız.
Buradan
da birbirimizle uzaktan yakından akrabalığımız var tüm insanlık alemi ile…
Ve
Müslümanlar olarak da, din kardeşiyiz. Yıllardır birlikte yaşamışız, birlikte
ağlayıp, birlikte gülmüşüz. Birlikte aynı kaderi paylaşmışız. Kız almış,
kız vermişiz birbirimizden. Soylu akrabalıklar, kadim dostluklar kurmuşuz. Aynı
cephelerde çarpışmışız omuz omuza; Kürt, Türk, Arap vs. olarak Yemende,
Kafkaslarda, Balkanlarda, Çanakkalede, İstiklal savaşında bir beden ve ruh gibi
olmuşuz….
İslam
kardeşi olarak birbirimize güvenmiş, birbirimize sırt vermişiz, kapı bir komşu
olmuşuz yüz yıllardır. Geleneğimiz, kültürümüz, adetlerimiz, soyumuz, kanımız
birbirine karışmış, bir ümmet olmuşuz, bir millet olmuşuz..
Kimse
ben kürdüm diyerek efelenmemiş diğerine, bir zamana kadar ve kimse ben Türküm
diyerek de kabadayılık yapmamış İslam medeniyet ve kültürünün çocukları
olduğumuzda…
Arabı,
Kürdü, Türkü…sağlam, sıhhatli, gürbüz bir vücut haline getiren İslam medeniyet
ve Kültürünün değerleri hepimizin ortak değerleri ve malı olmuş….
Amr
ibnül As, Salahaddin Eyyübi, Kılıçarslan, Fatih deyince hepimiz sahiplenmişiz.
İslam
ve İslami değerler, herkesin ortak tarlası, hepimizin ortak ölçüsü olmuş…
Kürdü
Kürt, Türkü Türk, Kürdü ve Türkü kardeş yapan sihirli değnek, tılsımlı güç
birlikte inandıkları, iman ettikleri dinleri, içinde yuğrulup bir hamur haline
geldiği ortak uygarlıkları olmuş,…
Eğer;
Türkü İslam inanç ve medeniyetinden, Kültüründen ayırdığınızda geride
çapulcu, istilacı, kan dökmekten zevk alan, medeniyetten nasibini almamış göçer,
ataist veya şamanist, cahil bir toplum kalır geride.
Peki
Kürtlerin neyi kalır İslamdan soyutlanırsa? O da öyle…
İslam
düşmanlarının öncülüğünde örgütlenen, türkcülük ve batılılaşma akımı,
Osmanlıyı darmadağın yaparak, Türkiyeyi bugünkü misak-ı milli sınırlarının içine
hapsetmiştir.
Yakılıp,
yıkılan Osmanlının külleri üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kısa bir müddet
sonra, bir avuç ittihatcının elinde ulus devlet niteliğine büründürülerek kendi
düşüncesine ve kalıbına uymıyan tüm vatandaşlar bilinçli olarak, Kürtler gibi
horlanmış, dışlanmış hatta; devlet terörüyle her türlü maduriyyete ve zulme uğratılmıştır.
Kürtlere
yapılan zulüm kadar, Türklere de baskı ve sistemli bir devlet terörü uygulanarak
vatandaşlar, silah zoru ile, istiklal mahkemelerinde yargısız infazlarla sindirilmiş,
korkutulmuş, yıldırılmıştır.
Kürdüyle,
Türküyle, Arabıyla Müslümanlar, ısrarla kendilerine dayatılan Kemalizm
kepazeliğini asla boyun eğmemişlerdir.
Türkiyede
bir kürt sorunu olduğu kadar, bir Türk sorunu da vardır. Bu iki sorunun ve diğer bir
çok sorunların temel kaynağı yürürlükteki Kemalist
devlet anlayışının çağdışılığıdır.
Cumhuriyet
kurulduktan bu yana, birileri benim bölgeme doğru dürüst yatırım yapmamışsa, bana
ikinci sınıf vatandaş gibi davranmışsa, benim kimliğimle alay edip dilimi,
yasaklamışsa, dini inançlarımı baskı altına almışsa, Hastahane, Okul, yol,
Fabrikadan beni mahrum etmişse, dağlarıma taşlarıma beni kışkırtacak, ırkcı
sloganlar yazmışsa, beni hiç görüp benim mahallem de bana efelik taslıyorsa, beni iç
düşman olarak niteliyorsa… ve ve ve… Bu toplumunla devlet arasında derin uçurumlar,
köklü sorunlar var demektir.
Bunu
görmemezlikten, bilmemezlikten, duymamazlıktan gelmekte şimdiye kadar işlenen
hatalardan daha büyük bir cürümdür.
Sen
hala, toplumun en demokratik hak ve isteklerini,
Cumhuriyet kurulduğu zaman ki ve tek parti diktatoryasında olduğu gibi, baskıcı
metotlarla susturmaya kalkarsan, çağın dışında kalmışın demektir.
Askeri
metotlarla, suçlu suçsuz insanları akıl almaz eziyet ve zulümlerle cezalandırarak,
yerinden yurdundan edip, sivil halkı katlederek, batıda İslam düşmanlığı yaparken,
doğuda ayet ve hadis dağıtarak Kürt sorununa yaklaşırsan iki yüzlüsün demektir.
Türkiyede
büyük bir sorun olarak ortada duran ve otuz yıldır binlerce cana kıyılan,
milyarlarca dolar maliyeti olan bu savaşın aktörlerini devlet olarak bizzat sen, kendi okullarında yetiştirmedin mi?…
Bu
nasıl bir devlettir ki, kendi vatandaşını kendine düşman haline getirmeyi
başarabilmiştir ?
Bu
nasıl bir eğitim sistemidir ki, kendi yetiştirdiği insanlar dağlara çıkıp devletin
kolluk kuvvetlerine karşı otuz yıldır savaş
yapmaktadır?
Ben
devletim diye, caka satan cumhuriyet ağaları bunları hiç düşünmezler mi?
Doğuda;
halka şirin görünmek için müslüman görünmeye, batıda; azılı İslam düşmanının
bile yapmadığını yapan yerli münafıklar; fikir, düşünce ve düzenlerinin iflas
ettiğini hiç görmezler mi ?
İflas
etmiş bir düşünce, çürümüş bir ahlak, kokuşmuş bu düzenle nereye…?
Türkiyenin
tek bir sorunu vardır ki, bütün sorunlar yumağı bu sorun yok olduğu zaman
çözülecektir.
Gerici,
yobaz, ilkel ve çağdışı Kemalist devlet anlayışı yerine; çağdaş,
vatandaşlarının tümüyle barışık, uygarlığımızın değerlerini sahiplenen bir
devlet anlayışı geldiğinde Türkiyede ne Kürt, ne de Türk problemi diye bir şey
kalmaz.
Yalnız
yurt içinde değil, tüm İslam aleminde Türkiye, tarihte hak ettiği lider bir konuma
gelir. İç problemleriyle değil, yeryüzü mazlumlarının derdiyle dertlenen bir süper
güç haline gelir.
İslam
medeniyetinin çocuklarına, ne olduğu belli olmıyan kemalisy bir gömleği zorla
giydirmeye çalışırsanız, huzursuzluğun kaynağını dağlarda değil, Ankaranın
akıl almaz çağdışı, omurgasız, sürüngen politikalarında aramak gerekir.
Kürt
ve Türk halkının kendi aralarında bir sorun yoktur. Her ikisinin de ortak sorunu kendilerini iç düşman olarak gören Kemalist devlet anlayışıdır.
Tüm
kurumlarıyla kokuşmuş Kemalist düzen, kökünden sökülüp tarihin çöplüğüne atılmadıkça,
ne Devlet ile halkın arası düzelir, ne PKK meselesi,
ne de diğer sorunlar asla halledilemez.
Üç
tane sivri sineğin ardından beş tane savaş uçağı kaldırıp, bir manga askeride
peşinden göndermekle terör önlenemez.
Asıl
sorun yıllardır halkımıza kan kusturan Kemalist devlet terörüne son verip, bataklığı
kurutmaktır.
Ne
OHAL, ne bu Hal, ne de gelecek haller Kürt ve Türkiyenin sorunlarını çözemez.
Türkiye
devlet olarak halkımızla, kültür, medeniyet ve mukaddeslerimizle barıştığı gün
bütün sorunlarının da kökünden halledildiği gündür.
Sen
devlet olarak Kürt halkına güven ve değer verir, Ona kardeşce yaklaşır, Ona iki yüzlülük
yapmazsan, Yemende, Çanakkalede, İstiklal savaşında seninle birlikte omuz omuza olan
bu millet, korkma yine seni satmaz.
Müslüman
Türkler, müslüman Kürtlerle et ve tırnak gibidir.
Otuz
yıldır halledemediğiniz, halletmek istemediğiniz PKK yı da, kürt sorununu da bir
haftada kökünü Kürt kardeşlerimiz kendisi kazır.
Çünkü;
PKK’nın örgüt olarak genetik kotları, müslüman Kürt halkıyla asla uyuşmaz.
Hala
iflas etmiş, yanlış bir düzeni, inadına halkımıza dayatmaya kalkanlar, kısa
zamanda aklınızı başınıza almazsanız. Osmanlıyı parçalayan fikir babalarınız İttihat ve Terakkiciler gibi, bu
ülkeyi parçalama şerefsizliği de size ait olacaktır.
Genelikle;
Kemalist Kelaynaklara, özellikle; derin devletin sığ Generallerine, bilhassa; güçlü
nerede ise; yelkenlerini oraya taşıyan bazı medya mensuplarına duyrulur…
Arif
Altunbaş