Tecavüz kurbani Irakli kadinlarin çigligi: Allah icin bizleri öldürün

Ibrahim Karagül  - Yeni Safak: 04.05.2004

 

Tecavüz kurbani Irakli kadinlarin çigligi: Allah için bizleri öldürün!
 
Ibrahim Karagül
 
 
 
Halkima, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarina; erdem ve onurlarini kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...  
 
Bu size, Amerikan-siyonist hapishanesi Ebu Garib'ten kardesiniz Nur'un mektubudur.  
 
Inanin buradaki asagilanmayi, sefaleti ve haysiyetsizligi size nasil anlatacagimi, kelimelere nasil dökecegimi bilemiyorum.  
 
Siz sicak evlerinizde karinlarinizi doyurup sevdiklerinizle bir arada otururken bizim maruz kaldigimiz asagilanma ve çektigimiz açligi, sizler su içerken çektigimiz susuzlugu, sizler derin uykuda iken Amerikalilar'in bize yasattigi uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yasadigimiz çiplakligi, bizi soyup önlerinde siraya dizmelerini nasil anlatabilir, nasil kelimelere dökebilirim...  
 
Ey kardeslerim; kamyonlarinizi ve arabalarinizi Amerikan mallari tasirken gördügümüzde kalbimiz sikisiyor. Çünkü o araçlar benim halkima ve ülkeme ait.  
 
Yüregim kan aglayarak söyle diyorum: Allahim! Benim insanlarim, haysiyetlerini ve sereflerini bir avuç Amerikan Dolari'na satmis. Yasadiklarimizi ve kirletilen onurumuzu düsündükçe gözlerimden yaslar bosaniyor.  
 
Ey kardeslerim;  
 
Amerikalilar'in elinde ne izdiraplar çektigimizi, neler acilar yasadigimizi, Allah askina, nasil anlatip nasil kelimelere dökeyim.  
 
Kardeslerim;  
 
Allah'a yemin ederim ki, yasadiklarimizi dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere siginarak size olanlari anlatacagim. Amerikalilar'in bizlere yaptigi haysiyetsizlikleri, çektirdigi eziyeti, iskenceyi ve asagilanmalari elimden geldigince anlatacagim...  
 
Hayvani zevklerinin araci olmadigimizda, kendimizi sehvetlerine teslim etmedigimizde bizi nasil öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...  
 
Siz ey bizim dini liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!  
 
Amerikalilar'in bize reva gördügü bu cinsel ve hayvani eziyetler karsisinda hâlâ nasil oluyor da açik alinla ortalarda görünebiliyorsunuz?  
 
Peygamber Efendimiz'in en degerli hazineniz buyurdugu haysiyet ve serefinizi çignetmekten pek sikilmis gibi görünmüyorsunuz.  
 
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kirintisi karsiliginda pazarlardaki köleler gibi Amerikalilar'a ve Siyonistler'e mi sattiniz? Haysiyet ve serefinizi ne çabuk kaybettiniz?  
 
Allah'in bizi sizlere bir emanet olarak verdigini ne çabuk unuttunuz?  
 
Hani bizleri koruyacak, besleyecek ve namusumuzu asla çignetmeyecektiniz? Ne oldu size, verdiginiz söze?  
 
Amerikalilar, Ebu Garib'te namusunuzu her gün ayaklar altina aliyor. Mektubumu okuyanlari, Allah adina, Ebu Garib Hapishanesi'ndeki vahsiliklere dur demeye çagiriyorum. Buradaki insanliga sigmayan iskenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye davet ediyorum. Burada yapilanlar, Siyonistler'in hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadinlara yaptiklarindan daha berbat.  
 
Orada fiziki iskence yapiyorlardi. Oysa burada her gün irzimiza geçiyorlar. Vahsi, kana susamis hayvanlar gibi bedenlerimize saldiriyorlar. Avazimiz çiktigi kadar çigliklar atiyoruz ama kimsenin bizi duydugu yok!  
 
Eger kalbinizde, ruhunuzda bir zerre insanlik, haysiyet, onur ve seref varsa, birlesin ve bu hapishaneye saldirin. Gelin ve kurtarin bizi!  
 
Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldirin! Hem onlari hem de bizleri öldürün!!!  
 
Biz çoktan ölüme raziyiz. Burayi yerle bir edin!  
 
Hepimizin karninda onlarin piçleri var! Çogumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme raziyiz!  
 
Size yalvariyoruz; gelin ve kurtarin bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvariyorum; Allah için bizleri, Amerikalilar'i ve onlarin piçlerini öldürün!  
Allah rizasi için! Size yalvariyoruz....  
Baciniz Nur. (10 Nisan 2004)  
 
Katliam, iskence ve toplu mezarlar  
 
 
Cenk Kalesi'nde ve Kunduz-Sibirgan Cezaevi ekseninde binlerce esiri de onlar kursuna dizmisti. Esirlerin bazilari açliktan, susuzluktan ve havasizliktan öldü. Ölmemek için birbirlerinin terini içti. Konteynerlardaki kursun deliklerinden kan siziyordu. Kunduz'da 8 bin kisi esir alindi. 500 kisi Cenk Kalesi'ne, 7 bin 500 kisi Sibirgan Cezaevi'ne nakledildi. Ancak cezaevine 3 bin 15 kisi geldi. Geri kalanlara ne oldu?  
 
Katledilen esirler, simdi Mezar'i Serif'in çevresinde açilan toplu mezarlarda. Görgü taniklari, "ABD askerlerin esirlerin boyunlarini kirarak öldürdügünü, üzerlerine asit döktügünü, yüzlerce esirin çöle götürülüp issiz bir yerde kursuna dizildigini, infaz emrinin bölgedeki ABD birliklerinin komutani tarafindan verildigini" söyledi. Dünya sustu. BM bile sorusturma açamadi.  
 
Guantanamo'da aynisini yaptilar. Ellerine parmaksiz eldiven giydirilmis, kelepçelenmis, ayaklari zincirli, agizlari, burunlari ve kulaklari kapali, gözleri bagli, görme, isitme, koklama ve dokunma güdüleri yok edilmis esirler gördük. Suçlari, vatandasliklari, kimlikleri ve gelecekleri olmayan... Her eylemin ulusal veya uluslararasi hukukta bir karsiligi var. Hayvanlarin bile yasal haklari var. Bunlar ne?  
 
Bu mektuptan sonra ne yazilabilir? Hangi söz, hangi cümle bir anlam ifade edebilir? Dünya, ABD ve Ingiliz basininda birkaç resim yayinlaninca Irak'ta yasananlari dikkate aldi. Oysa yüzlerce resim, yüzlerce iskence, yüzlerce tecavüz, yüzlerce trajedi var. Bu resimler yeni degil. Ama kimse bunlari yayinlamaya cesaret edemedi. Tecavüzlerle ilgili haberlere yogun baski uygulandi. Diplomatik misyonlar harekete geçirildi. Iskence ve tecavüz haberlerini okuyunca kaleme sarilip böyle bir sey olmadigini kanitlamaya çalisanlar: Hadi simdi bir seyler yazin! Irakta yasananlarla ilgili Ebu Garip'ten yükselen çigliktan daha net kanit olabilir mi? Biz bu resimleri aylar önce gördük. Daha yüzlercesi var.  
 
Kaynak: Yeni Safak Gazetesi 4 Mayis 2004


@ Ekrem Yolcu

Geri