GAP Israil’e Parselleniyor

Güneydogu Anadolu Projesi (GAP); Adiyaman, Batman, Diyarbakir, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Sanliurfa, Sirnak sehirlerindeki verimli arazilerin Firat ve dicle nehirlerinin sulariyla bulusturularak tarimsal üretimin artirilmasi ayni zamanda da Ortadogu’daki petrol kadar degerli olan su kaynaklarinin kontrolü amaci ile planlanan bir yatirimdi. Güneydogu Anadolu Bölgesinde kuru tarim yapilirken, topraklarin % 3’ü sulanabilmekte ve genis bir toprak parçasindan çok az bir verim alinmakta idi. Bu nedenle Firat ve Dicle nehirlerinin uygun bölgelerine barajlar yapilarak bu topraklarin sulanmasi dolayisiyla bölgede ekonomik seviyenin yükselmesi, ayrica agalik sisteminin kaldirilarak topraklarin bölge insani arasinda dagitilmasi (toprak reformu) hedefleniyordu. Böylece hem bölge insaninin ekonomik refahi yükseltilecek hem de yapilan barajlarla Firat ve Dicle nehirlerinin sulari kontrol altina alinarak Ortadogu’daki dengelerin belirlenmesinde devlet önemli bir rol oynayacakti.

Öncelikle GAP'in yapimi ile hedeflenen bölge insaninin ekonomik refahi saglanamadi. Çünkü yeni olusan iyelik yapisinda toprak sahibi isletmelerin % 61.4’ü sulanacak 1.8 milyon hektarlik arazinin ancak % 10.5’ini kontrol ederken, isletmelerin % 6.2’si ise GAP arazisinin yariya yakinini yani % 49.5’ini kontrol etmektedirler. (R. Dag, GAP’ta Teknik Hizmetler Sempozyumu, Temmuz 1993 Ankara) Görüldügü gibi agalik döneminden kalan mülkiyet yapisi degistiril(e)mediginden tüm ülke halkindan toplanan vergilerle yapilan GAP mutlu azinligin hizmetine sunulmustur.

Bu tablo Güneydogu Anadolu Projesi için vatandaslardan toplanan paralarin kime yol, su ve elektrik olarak döndügünü, projenin yerel hedeflerine ne kadar ulasildigini gösteren madalyonun bir yüzünü olusturmaktadir.

GAP'in su kaynaklarinin kontrolü ile Türkiye'nin Ortadogu siyasetinde alacagi rol, madalyonun öteki yüzünü olusturmaktadir. Apo’nun Suriye’den çikartilmasinda su konusundaki antlasmanin önemli bir yer tuttugu gün geçtikçe daha da belirginlesiyor. Ayrica Apo’nin Kenya’da CIA-MOSSAD isbirligi ile yakalanip Türkiye'ye teslim edilmesinde Israil'in yüklendigi rolün karsiliginda GAP'tan arslan payinin Israil'e verilecegini gösteriyor. Bu politikanin somut yansimasi geçtigimiz Subat, Mart ve Nisan aylarinda Israil’li firmalarin GAP’la ilgili Türkiye ile yaptigi resmi görüsmelerde açiga çikti. 4 Nisan 1999 tarihinde Özgür Politika gazetesinde yer alan haber bu iliskiyi su sekilde aktariyor: ”... (Bu kisimda 67 firmanin isimleri yer aliyor.) Isimleri verilen Israil’li firmalarin bir kismi direkt Israil devletine ait. Bu firmalarin basinda Agridev, Agricultural Development Co. (Int.) geliyor. Israil tarim Bakanligi denetiminde faaliyet gösteren firmanin kar yapma kaygisi yok. Bilirkisilik, yönetim bilgisi ve teknoloji transferleri için projeler hazirlayan firma, su alanlarda çalisma yürütüyor: Imkan, olanak arastirmalari, detayli fizibilite raporlari, projeleri uygulamak, bilgi transferi, kurumlari güçlendirmek ve desteklemek, entegre ve sehir disi alanlari gelistirmek. Söz konusu firmalarin GAP'tan Israil topragi statüsünde hisse almaya çalistigi belirtiliyor.

Kamu Hizmeti (!) yürüten birtakim firmalarda bölgeyi tanima amaciyla çalismalarda bulunuyorlar, sözkonusu firmalarin çalismalarinin gizli kalmasi için tarimsal ve çevre alaninda çalisma ve yatirim yapan diger firmalar ön plana çikartiliyor.” Ayni gazetede yer alan baska bir haberde GAP'tan toprak almak için Tarim Reformu Genel Müdürlügü’ne basvurmak gerekiyor. Yapilan basvurular yazili olarak MGK Genel Sekreterligi’ne bildiriliyor. MGK Genel Sekreterligi yine bir yazi ile topraklari kim alacak?’ sorusunu yöneltiyor. Tarim Reformu Genel Müdürlügü bu sefer basvurulari MIT’e bildiriyor. Basvurular hep ‘kürtçü’ gerekçesi ile ‘sakincali’ bulunup reddediliyor. Hükümet ‘eh ne yapalim’ diyor ve yasadan istifade ederek , yanina MIT’i ve Tarim Bakanligi’ni alarak ‘Durum böyle ise topragi yabanci sermayeye satmaktan baska çare yok’ diyor. Sorun çözülüyor. Israil'in GAP'ta toprak alma hülyasi böylece gerçeklesiyor.”

Israil’li firmalarin çalisma alanlarina dikkat edildiginde hedeflerinin ticari bir antlasmadan daha genis projeler içerdigi rahatlikla görülmektedir. ” Neden kendi halkina ‘sakincali’ gerekçesi ile satilmayan topraklar Israil gibi saldirgan ve gasip bir yönetime peskes çekiliyor?” sorusu Türkiye-Israil iliskilerinde gelecege yönelik ne gibi hesaplarin yapildigini ortaya koyuyor.

Hatirlanacagi gibi bundan birkaç yil öncesinde Manavgat Suyu’nun balonlarla Israil'e tasinmasina baslanmisti. Suriye'nin dogal hakki olan su kesilirken, Israil'e su onca masrafa ragmen balonlarla gönderilmekte idi. Bu konuda somut bir adim daha atan Israil, Manavgat Suyu’nu pazarlama hakkina sahip olan Antalya Güçbirligi holding (AGH)’den bu suyun Ortadogu’ya pazarlanma hakkini bir firma ile talep etti. Bu talep su anda Danistay’da görüsülüyor. (22 Mayis 1999 Y. Safak-Israil suyumuzu içecek.) Bu haberde de görüldügü gibi devlet 130 Milyon Dolar’a tesis yapiyor. Bunun satis hakkini AGH’ye veriyor. Ve bu firma Ortadogu’da önemli bir pazar payi bulunan suyu kendisi pazarlamiyor ve bu karli isi (!) Israil’li bir firmaya devrediyor.

Gerek GAP konusunda Israil'e çekilen peskes gerekse su konusunda Israil'e taninan kolayliklar bu ülke halkinin paralari ile kimlere nasil hizmet edildigini gösteren önemli iki örnegi olusturuyor.

GAP konusunda halka sunulan yerel hedeflerin yerine getirilmemesi bir yana, Uluslararasi ölçeklerde Ortadogu’da baski altinda bulunan Israil'e GAP gibi bir proje ile alan açilmasi akillara GAP'in Israil'e niçin GAP’tirildigi sorusunu düsürüyor...

Kaynak: Haksöz Dergisi Haziran 1999 Sayi:99

 

Hazirlayan: Musa Dogan