SEHIR VE ELIF

 

Sehirde bütün lambalar yanar içimde

Sönük lambali izbeler kanar içimde

 

Sehir denince dilim damagim kurur, izbeler içinde kaybolur bakislarim, çocuklara simit satar ayakkabi boyarim. Bir kiz gibi aglarim. Bir hasret takilir saatlerin tiktaklarina. Klorlu bir abdest alirim. Sehir denilen madaret canavari bütün günah ve görkemiyle seccadenin ba_ina dikilir. –Git demem- kalsin. Bu sehri yasayacaksin. Toprak kokusu hani yagmur sonrasi sevgilinin saçlari gibi hanitandir ekmegi gibi... hani bebegin pembe yüzü gibi yumusacik... anne kucagi gibi sicacik... sen sevmedin mi hiç? Yavuz'un seferlerinde Bagdat... Kutsaliyet. Sen agladin mi hiç gözyaslarin dudaginda kivrim kivrim ? sehirde yollar tastan, yürüdün mü? Iklimleri degisir sehrin geceleri... Sen hiç geceledin mi yoksullugu. Ümitsizligi içtin mi serbet yerine? Nerdesin Fuzuli, sevgilin nerde... Bir elif eser Kaf'tan. Çocuklar en güzel tebessümlerini kusanir. Sehirde ben aglarim. Yas dudaklarimda kurur. Elif yolda misin?

 

Bir elif asin sarp kayalara.

Bir elif yazin karsi duvarlara.

 

Niçin agliyorsun bacim. Sil gözlerini görmesin kuslar. Sonra kanatlariyla gülerler. Unuttun mu Ebabil kuslarini- nasil gönderildiler. Bu taslar bu cam duvarlar nice kann emdiler. Nice gözyaslarinda hüznü bogdular. Agla "Allah hüzünlü kalpleri sever". Sen olmasayadin sen böyle çarpik dogmasaydin ben yazmayacaktim sehir. Yikil cahiliyyet devrinin üniversitesi... Allah'im Ebabil kuslari- Elif nerdesin? Dilimin ucunda, gönlümde bir yerde misin? Bu uçusan basörtüleri de nedir? Niçin düsmezler yere... Kuslar nereye götürüyor onlri... Sehir kör ettin beni görmüyorum seni...

 

– Nesin sen hakikat olsan da çekil. Yetis körlük yetis takma gözde cam. Görmesin gözlerim saçlarinizi. Alin gidin, alin gidin basinizi. Elif sen daha gelmedin mi?

 

Bardaktan bosanircasina gözyasi. Herkes agliyor. Sehir sen sevin. Laiklik nerde dans ediyorsun. Senin eteklerin hep böyle kisa mi kalacak. Yikil cahiliyet devrinin üniversitesi. Tükürün yüzümüze çocuklar.

 

 

Al sehir... Sana bir çocuk cesedi

Al da iç kadeh kadeh ölüm.

 

Benim çocuklugum sehrin tas döseli göbeginde dogmadi orda bogdular. Beni unuttun mu yoksa Elif? Nur sehri Medine... çok mu uzaksin bana. Gelecegim bekliyormusun?... Bu sehrin vadisinde zambaklar açar mi? bu muzdarip ruhla beni sehrin tas döseli sokaklarinda birakmayin. Azgelismis ülkemin entellektüelleri korkmayin. Bir Elif esecek Kaf'tan. Seni bunun için yaziyorum sehir. Seni bunun için çagiriyorum Elif.

 

Kirimda bir akmescit vardi

Akmescitin avlusunda çocuklar oynardi.

Hürriyete türkü söylerdi delikanlilar.

Delikanlilar öldürüldü./Hürriyet gömüldü.

 

Zaman bu kadar zalim mi? sen bu kadar masum musun? Dualarda niçin gözyaslari secde eder. Sen hep aglarmisin? Ben gülecek miyim? Su yataklar varya "insan yiyen yataklar" diyor Üstad, seni de mi yedi. Ben tükendim mi yoksa. Nerde lambasi sönmeyen kiremit evler... Nerde topraga secde eden tarih. Ölüm namazimi kilan annem hangi mezarda. Bu yurt benim mi yoksa? Aglatma beni Tolstoy... Güldürme beni ölüm. Çöl niye mecnunsuz. Ferhat'in külüngü kimin elinde. Sira bende mi yoksa. O denli sever miyim diyorsun? Haydi birakin oyunu, kosun çocuklar anneniz masal anlatiyor. Çocuklar masallarda kaybolur. Masallar çocuklari geri vermedi... Sehir yasiyor musun hala. Imam-Hatip karanfilleri sizi hangi gece sakladi bunca zamandir. Bu çiçek yüreklerinizi nerde bilediniz. Sehrin kirliligine ne pak duruyorsunuz. Ne aydinlik direniyorsunuz safak vakitlerinde. Gördün mü sehir. Bu kizlar ebabil siirleri iste. Bu yigit yürekler sehir türküleridir. Bir gün sen de söyleyeceksin boynu bükük, Mekke'ye girer gibi girince sokaklarina, caddelerine, meydanlarina Hüseyinler'i ve Zeynebler'i daha iyi taniyacaksin.

 

Örtülü dolasamazsiniz. Üniversite ve Imam-Hatip'lerde kesinlikle yasaktir. Güldürme beni ölüm. Allahim Ebabil Kuslari. Yeter artik soyundugun sehir, üsüyeceksin. Hastasin, öleceksin. Yeni Medinelere gebesin.

 

Gel artik ey sebneme esir olmus bahar

Sen ki seninle mevsimlere gül yagar..

 

Kaynak: Evrensel Mesaj aylik dergi Mart 1999 Sayi: 2

Hazirlayan: Musa Dogan