ÇOCUKLARDA ALTINI
ISLATMA
RAMİZ KAYRAK
Kimi aileler için
içinden çıkılmaz bir sorun, kimileri için ciddi bir bunalım sebebi...
Aslında çocuklardaki altını ıslatma hiç de öyle abartılacak bir hadise
değil. Üstelik yalnız da değilsiniz, dünyada yaklaşık 7 milyon çocuk
altını ıslatıyor.
Normal şartlarda
çocuklarda idrar kontrolü 5 yaşına dek sağlanabilmektedir. Bu nedenle
çocuklar 5 yaşını doldurana dek, altını ıslatma diye bir sorunun
varlığından söz etmek doğru olmaz. Bu dönemden sonra, ayda en az bir kez
yatak ıslatma söz konusu ise, tıbbi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu
düşünebiliriz.
Neden komşunun çocuğu
değil de bizimki?
Yatak ıslatmanın altında
birden fazla neden yatmaktadır. Kalıtsal etkenler önemli bir yer tutar,
ailede benzer bir durumun bulunması riski arttırmaktadır. Çocuğun sinir
sisteminin yaşıtlarına göre daha yavaş gelişim göstermesi de mesane
kontrolünü geciktirerek, yatak ıslatmada rol oynar.
Belki de en sık
rastlanılan sebeplerden birisi derin uykudur. Çocuk bu derin uyku
esnasında idrara sıkıştığının farkına varamaz. Bunların yanı sıra idrar
yolu enfeksiyonları ile bazı bedensel ve hormonal bozukluklar da bu
duruma yol açmaktadır.
Anne-babanın özellikle
aklında tutması gereken husus, yatak ıslatan çocuklarda herhangi bir
biçimde davranış bozukluğu ya da zekâ geriliğinin olmadığıdır.
Ne yapsak da kurtulsak?
Öncelikle serin kanlı
olun. İyi bilin ki, uygulayacağınız yöntemler işe yaramasa bile çocuk
belli bir sürenin sonunda mutlaka mesane kontrolünü sağlayacaktır.
Yapılan çalışmalar, genç kız veya delikanlılık çağlarında da aynı sorunu
yaşamaya devam eden çocukların çok çok nadir olduğunu, bunların da
önemli bir bölümünün yapısal bozukluklara bağlı olduğunu göstermiştir.
Sonraki adımda çocuğun
idrar yolu enfeksiyonu gibi tıbbi bir sorununun olup olmadığını
araştırın. İdrar tetkikinin ve doktor muayenesinin normal olması
durumunda diğer aşamalara geçilebilir.
Çocuğunuzu karşınıza
alıp konuşun. Bu durumun en az sizin kadar onun da canını sıktığını
aklınızdan çıkarmayın. Sorunun çözümünde çocuğun işbirliği, olmazsa
olmaz önem taşır. Kesinlikle sert davranmayın ve suçlayıcı olmayın.
Çocuğu rencide edecek, alaya alacak cümleler sarf etmek, diğer
yaşıtlarıyla karşılaştırmak, hadiseyi daha da çapraşık bir hale
dönüştürür.
Uykusu çok derin olan
çocuklarda başlangıç olarak 2-3 saatte bir uykudan kaldırıp, tuvalete
çıkarmak gerekir. Burada dikkat edilecek husus çocuğun tamamen
uyandığından emin olmak, yarı uykulu, gözü kapalı bir biçimde idrara
çıkmamasını sağlamaktır.
Birlikte bir şema
oluşturun. Bu şema üzerine, günlere göre çocuğun kuru veya ıslak
kalktığını gösteren notlar alın. Kuru kalktığı her güne bir yıldız
koyarak ve çocuğu ödüllendirerek teşvik etmek yararlı olacaktır. Asla
ıslak kalkılan günler için ceza verme ya da ödülleri geri alma yoluna
gitmeyin.
Tıpta yatak ıslatma
durumlarında kullanılan bazı ilaçlar da mevcuttur. Ancak bu tür bir
tedavi, taşıdığı ciddi yan etkiler, düşük başarı oranı ve tedavi
sonlandırıldıktan sonra yeniden benzer sıkıntıların ortaya çıkma
ihtimali nedeniyle, ilk etapta göz önünde bulundurulmamaktadır.
Sabır ve sevgi: En güzel
iki ilaç
Sabırlı olun. Bu anahtar
kelimenin açamayacağı kapı yoktur ve unutmayın, telaşa kapılmak kişiyi
her zaman geciktirir. Çocuğunuza onu çok sevdiğinizi, fakat yatak
ıslatmanın giderilmesi gereken bir sıkıntı olduğunu anlatın. Eğer sizin
de çocukluk döneminize ait benzer bir öykünüz varsa onunla paylaşın. Bu,
çocuğunuzun özgüvenini oldukça kuvvetlendirecektir.
Yukarıdaki hususlara
dikkat edilecek olursa, her gününüzü kâbusa çeviren, içinden çıkılmaz
gibi görünen bu sorunun üstesinden kolayca gelinecektir.
-----------------------------------------------------------------------
ANNE SÜTÜ
Modern hayat tarzının
getirdiği en önemli sorunlardan birisi de, hiç kuşkusuz sağlıksız
anne-bebek ilişkisi. Çalışma koşullarının zorlaması ile annelerin
bebeklere ayırdığı zaman oldukça sınırlı kalıyor. Böylece çocuğun
psikolojik gelişimi üzerine olan olumsuz etkiler bir tarafa, sağlıklı
büyüme süreci de büyük darbe yiyor. Bu durumun en önemli
göstergelerinden birisi de bebeğin anne sütünden yararlanma süresi.
Ülkemizdeki bildik
istatistik maluliyet nedeniyle bize ait net veriler olmasa da,
gelişmişlik düzeyi (!) olarak kendimize örnek aldığımız ABD'deki vahim
bulgular, bizde de alarm zillerinin çalması için yeterli olsa gerek.
ABD'deki annelerin
yalnızca %14'ü uzmanlarca önerilen asgari 6 aylık emzirme süresine
uyuyorlarmış. Oysa tüm tıp otoriteleri, bebeklerin ilk 6 ay sadece anne
sütüyle beslenmelerini, ek gıdaların da devreye girmesi ile bu sürenin 2
yıla, bu mümkün olmuyorsa en azından 1 yıla kadar uzatılmasını
önermekteler. Bu şartlarda beslenen bebeklerin aşırı kilo almadan daha
iyi büyüdükleri ve enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları tespit
edilmiş.
Bu faydalara ucuz ve
güvenilir bir yoldan ulaşmanın mümkün olduğunu da göz önünde
bulundurarak, annelerin bebeklerini emzirme hususunda biraz daha istekli
olmaları gerekiyor.
Kaynak: Semerkand
dergisi, 09/2004
|