Çocuklari Kur'ansiz Birakmamak |
Kuran, Müslümanin
ruh dokusudur. Ilhamini ve hayat iksirini ondan alir. Ona bagli yasar, gönlü, kisiligi
onun ikliminde nesvü nema bulur. O, Rabbinden uzanan iptir, kurtulusu ona
sarilmakta bulur. O sirati müstakimin isaret çizgilerini belirler. Ona kisiligini teslim
eder Müslüman ve o imbikten geçerek Rabbani bir sahsiyet kazanir.
Kuran, gönül evinin isigidir.
Kalbin mimaridir. Kalb onunla mamurdur. Ya da
onsuz kalb harab bir ev gibidir. Müminlerin yuvasi, onunla nurlanmistir. Evlerin
kandilidir Kuran. Evlerin ruhudur, diriligidir. Ya da onsuz evler, mezar gibidir
herbirimizin cesetlerini çürüten...
Kuran lafziyla da, manasiyla da insanin
olmazsa olmazidir, vazgeçilmezidir.
Kuranin ulastigi gönüller esenlik
bulur, Kuranin klavuzlugunu yakalayan sahsiyetler ebedi kurtulusa
kadar uzanan bir isikla aydinlanir...
Kurandan kopan mümin, sah
damari kesilmis bir kurbandir. Klavuzu kaybolmus bir yolcudur, isigini kaybetmis bir
gecedir.
Kuransiz mümin, düsünülemeyecek
bir seydir. Kurandan kopmak, mümin için Rabbiyle iletisim ortamini
kaybetmek demektir. Kurani devreden çikarmak, zamanin anlamini iptal etmek
demektir. Çünkü Kurandir, bir zamandan itibaren insanoglunun Rabbiyle
hukukunu tayin eden kutlu belge. Onun insan tarafindan tek tarafli olarak devre disi
birakilmasi, varolus sebebinin, hikmetinin -ki onu belirleyen mutlak olarak
kâinatin yaraticisidir- tek tarafli iptali demektir. Bu, olmayacak bir seydir, muhaldir.
Insanin Rabbi ile olan hukukunu bitirmeye kalkismasi akil alir bir sey midir?
Insan varolacaksa, Rabbi ile, yani Onun
insana gönderdigi mesaj ile -Kuranla- Onun insanin önüne koydugu önder ile
-Hazreti Peygamber ile- münasebetini kesemez. Insan ne Kuransiz olabilir ne de
Muhammedsiz. Bosuna bir çabadir insani
Kurandan ve Muhammed (s.a.)den koparmaya çalismak.
Mekke günlerinde ilk Müslümanlar,
kandillerin los isiginda Kuran suyunda yikadilar yüreklerini. Evlerini Kuranla
dirilttiler. Mekke ortaminin inançsiz yogunlugunu, karanligini dilden dile, gönülden
gönüle Allah kelâmini tasiyarak astilar. Ömer bin Hattab, Hazreti peygamberi
öldürmeye gelirken, kiz kardesinin evinde Kuran okundugundan habersizdi. Dövdü kiz
kardesini ve enistesini... Ama sonra dinledi ve degisti Kuranla...
Mekkenin puta tapicilari, Onu
dinlemeyin derlerdi birbirlerine, Rasûlullah Kuran okurken... Kurana
direnmek zordu. Sonra, birbirinden habersiz gelir, gizlice Kuran sesini dinlerlerdi.
O bir ilahî sirra sahipti. Mekkenin mazlum evlerinde okunan Kuran, sonra, çaglarin
diline ulasti, gönlüne ulasti... Çaglari egitti, kavimleri, nesilleri egitti...
Afrikada giyecek ayakkabi bulamayan zenci
çocuklar, Kuranla bulustular. Insanlar Amerikada, Avrupada farkli
inanç ve kültür ortamlarinda Kuran isigina ulastilar, onu yüreklerinin mihengi
yaptilar.
Azerbaycanda, Kirimda, Bulgaristanda,
Arnavutlukta, Kazakistanda, Kirgizistanda, Dagistanda... Sovyet
hakimiyetinden kurtulan tüm Islâm yurtlarinda insanlar-çocuklar Kuran açligi içinde
sarildilar Allahin kitabina... Dudaklari çatlamis bir insanin, bir su testisine
dudaklarini dayamasi gibi sarildilar... Su an, büyük bir cografyada, Kuran-insan
bulusmasi yasaniyor yeniden... Bu açligi, bu aski, bu sevinci bizzat gördüm
ziyaretlerimde...
Ve zor günlerde insanlar, samanlikta Kuran
ögrettiler çocuklarina...
Dayagi, hapsi göze alarak...
Bir tipiyi, borani asarcasina... Bir çölü
geçercesine... Buz dagini yararcasina...
Fetreti astilar insanlar....
Çocuklari Kuran ikliminden kopmasin diye
çirpindilar... Kimde Kurandan bir isik parçasi buldularsa, çöktüler
dizinin dibine, bir bebegin annesinden süt emmesi gibi emdiler Kurani... Az
beslendiler, çok beslendiler, ama kitlikta beslenir gibi
beslendiler sonuçta... Damarlarina Kuranin sicakligi yürüdü.
Kuran ögrenen kahramandi, ögreten daha
bir kahraman... Bir destan yazdilar onlar.
Kurana sahibiyet destani...
Kucaklarinda odun tasiyan çocuklari hatirlar
yasi ellinin üzerinde olanlar... Gidecekler, mahallede Kuran ögreten bir yasli
hanimin veya Hocaefendinin evinde, sobayi yakacaklar, içleri isinacak, akranlari ile
yanyana oturacaklar ve elifbayi sökmeye çalisacaklar... Unutacaklar, yeniden, yeniden ögrenecekler...
Hocalarinin karakola götürüldügünü görecekler, gözlerine korku sinecek...
Annemin Kuran hasretini gözlerimle
gördüm. Torunu, 60 yasin üzerinde kendisine Kuran okumayi ögretince yasadigi
sevinci biliyorum.
Bir nesil, Kuran hasretiyle büyüdü bu
memlekette. Çocuk ruhunda tanistigi ürküntü ile büyüdü...
Sonra bir nefes alma dönemi yasandi. O
hasretle, binlerce Kuran evi insa etti bu ülke insani. Camilere gönderdi çocugunu
yazlari, bu Kuran evlerine gönderdi...
Ve simdi bir ara dönem daha...
Islâmi azaltma operasyonunun yasandigi
bir dönem...
Operasyonun binlerce ( iki yil içinde dört
bin bes yüz) Kuran egitim merkezinin kapisina kilit vurmakla sonuçlandigi bir dönem...
15 yasina kadar çocuklarin Kuranla
iliski kurmasinin nerdeyse imkânsiz hale getirildigi bir dönem...
Hangi düsünce, çocuk ruhunun Kuranla
bulusmasinin önünü kesmek isteyebilir?
Hangi egitim kaygisi yapar bunu? Hangi insanî
hassasiyet yönelir buna?
Ama bir gerçek bu.
Çocukla Kuranin iliskisi kesilmek
isteniyor; bu gerçek.
Bu kabul edilemez.
Bu, esyanin tabiatina aykiri. Bu, insanin
varolus hikmetini dislayan bir yaklasim. Kuranla bir Müslümanin hukukunun
azicik farkinda olan herhangi bir kimsenin, Müslümanin Kuran duyarligini görmezden
gelmesi mümkün degildir.
Ve tabiî bu konuda en duyarli olacak olan, Müslümanin
bizzat kendisidir. Hem kendi kisiligi, hem egitiminden sorumlu oldugu sahislarin kisiligi
açisindan Kuranla hukukunu diri tutmak Müslümanin en temel hassasiyet
konusu olacaktir.
Su son gelisme, bir bakima Müslümana,
yepyeni bir Kuran duyarligi empoze ediyor. Kurani gör, onunla iliskini
diri tut, ona sahip ol, onu çocuklarinda gelecege tasi, yasat, çogalt, hem kendi
hayatini, hem aileni Kuranla bulustur, dirilt...
Bunun yolu, aile içinde Kuran egitimini
öncelikli bir gündem haline getirmektir, bir.Yasal imkânlar çerçevesinde, Kuran
egitimini çocuklarimizin coskuyla katilacagi bir çerçeveye tasimaktir, iki...
Evlerde Kuran egitimi için her aile,
tüm imkânlarini seferber etmelidir. Bunun için gerekli olan, sadece, Kuran duyarligini
ailece paylasmaktir. Baba, anne ve çocuklar, yani tüm aile için yepyeni bir Kuran
duyarligi ile donanma zamanidir. Bu bizim hayat kitabimizdir, Rabbimizden bize
armagandir hassasiyeti ile, Kuran, Müslüman ailenin ortak gündemi haline
geldigi zaman, evde Kuran okulu açilmis demektir. Hem ikili bir egitimle; 1. Kuranin
lafzen okunmasinin egitimi... Namaz için, gönüllerimizi Kuran çaglayaninda
yikamak için... 2. Kuranin, bizim hayatimiza taalluk eden ilkelerini ögrenmek,
yasamak için... Evlerimizi bir cennet iklimine götürmek amaciyla...
Kurumlasma noktasinda, farkli bir degrelendirme
yapma merhalesine gelinmistir. 8 yillik kesintisiz egitim ve bu süre içinde yazlari dahi
camilerde Kuran egitiminin verilemeyecegini öngören düzenleme ne yazik ki su ânin
vakiasidir. Türkiyenin
Kuran egitiminde böyle kisitlayici bir noktaya gelmis olmasi dramatiktir. Bunun süratle
degistirilmesi, en azindan yazlari camilerde verilecek egitimin süratle serbest birakilmasi
zaruridir. Ilk ve orta ögretim kurumlarinda öncelikle seçmeli Kuran
ögretimi zaruridir. Türkiye bir Islâm ülkesidir ve bu ülkede çocuklara her yasta Kuran
ögretilmesi zaruretten öte bir gerçekliktir. Ya da, bunun yasaklanmasi, anlamsizdan
öte bir garabettir. Ancak vakia budur. Kaldi ki, yazlari camilerde Kuran egitimi
serbest birakilsa bile, kalici bir Kuran egitimi için yaz kurslari yeterli
olamamaktadir. O yüzden, daha kurumsal çerçevede bir Kuran egitimi üzerinde çalisma
geregi vardir. Ve bu da sivil bir girisim olarak devreye sokulmalidir. Yani insanimiz,
çocuguna
Kuran ögretebilmek için gerekli müesseseleri kurmalidir.
Burada söyle bir kurumsallasma üzerinde düsünülebilir:
Madem ki su anda, çocuklarin ilkögretim
sonuna kadar Kuran Kursuna gitmesi mümkün olmamaktadir. O zaman, ilk ögretimden
sonrasi için Kuran egitiminin yollari aranacaktir.
Bunun için bir yil süreli bir ögretimin,
gerekli sartlari hazirlanabilir. Kuran ögretimini, inanç gerekleri açisindan
önemseyen insanlar, ilkögretimden sonraki bir yil, çocuklarini Kuranin
modern metodlarla ögretildigi bir egitim kurumuna (çagdas
imkânlarla donatilmis bir Kuran Kursu) verebilir. Çocuklar da buna ikna
edilebilecek bir olgunluga gelmislerdir. Bu Kuran egitim merkezleri, ayni zamanda
çocugu, ilerdeki egitim hayatina hazirlayacak nitelikte olursa, kayip gibi gözüken bir
sene,
çocuk için bir siçrama vasati haline de getirilebilir. Bu ülke insani, iki seyi
birlikte gerçeklestirme görevi ile karsi karsiyadir: 1. Çocuklarini Allahin
kitabi ile bulusturmak. 2. Çocuklarini hayata hazirlayici bir egitimle donatmak. Bunu
basarmak zorunda insanimiz. Bunun birincisi, kimligini insa için zaruri, ikincisi ise,
hayatta ayakta kalabilmek için... Her ikisi ayrica, bu ülkenin sahsiyetli bir üyesi
olmak için vazgeçilmez degerde...
Islâmla bulusmanin ve onun içinde
sahsiyet insa etmenin sivil gayretle gerçeklesecegi bir sürecin içindeyiz. Bu konu
üzerinde çok çok düsünmek kayitsiz kalamayacagimiz bir sorumluluktur bugün.
Kaynak: Ahmed Tasgetiren, Altinoluk dergisi