Ebû Mûsa El-Es'arî


  Ebû Mûsa el-Es'arî radiyallahu anh hicrî takvimin tesbitine vesile olan bir sahabî... Kur'an-i Kerim'i bizzat Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den ögrenerek ezberleyen bir hâfiz... Uzun yillar idarecilik yapmasina ragmen dünya malina iltifat etmeyen bir zâhid vâli...

  Yemen'in Zebid sehrinde oturan, Es'ar kabilesindendir. ismi Abdullah'dir. Ebû Mûsa künyesiyle meshur olmustur. Babasi Kays, annesi Zabye binti Vehb'dir. islâm'a girisini kendisi söyle anlatir: "Biz Yemen'de iken son peygamberin geldigi ve halki islâm'a davet ettigi haberi bize ulasti. Ben ve iki agabeyim, Es'arî kabilesinden elli iki kisilik bir heyetle birlikte Rasûlullah (s.a.)'i görmek için bir gemiye binerek yola çiktik. Hava muhalefeti sebebiyle gemi bizi Habesistan'a çikardi. Orada Ca'fer ibni Ebî Tâlib (r.a.) ile bulustuk. Yeni din ve Peygamber hakkinda ondan bilgiler aldik. Ve orada müslüman olduk. Kendilerini buraya Rasûlullah'in gönderdigini söyleyen Ca'fer (r.a.) bizim de bir müddet burada kalmamizi istedi. Bizler de onlarla birlikte Habesistan'da oturduk. Daha sonra Rasûlullah (s.a.)'in müsadesiyle Habes hükümdari Necâsî bizi Medine'ye gönderdi." Bu kafilenin Medine'ye gelisi sirasinda Rasûlullah (s.a.) Hayber fethinde bulunuyordu. Efendimiz bu savasta bulunmayanlara hisse vermedigi halde Esarîlere ganimetten hisse verdi. Onlara yufka yürekli insanlar diye iltifat etti.

  Ebû Mûsa Hayber'in fethinden sonra yapilan bütün gazve ve seriyyelere katildi. Huneyn Gazvesinde bozguna ugrayan düsman askerlerini takip etmekle görevlendirilen amcasi Ebû Âmir el- Es'arî kumandasindaki birlikte o da vardi. Amcasi sehid düserken kumandayi Ebû Mûsa'ya birakti. Evtas zaferini kazanan Ebû Mûsa el-Es'arî (r.a.) Medine'ye döndü. iki Cihan Günesi efendimizin huzuruna vardi. Durumu arz etti: Efendimiz her iki kumandana da duâ etti. Ebû Mûsa'ya da: "Allahim! Abdullah ibni Kays'in günahini affeyle ve kiyamet gününde ona en güzel makami ver." diye dua buyurdu.

  O, Rasûlullah (s.a.) efendimiz zamaninda Yemen'in Zebid, Aden, Me'rib ve sahil taraflarinin zekâtini toplamakla görevlendirildi. Hz. Ebû Bekir (r.a.) devrinde de orada kalan Ebû Mûsa (r.a.) dinden dönen Esved el-Ansî ile mücâdele etti. Daha sonra Medine'ye döndü. Kur'an-i Kerîm'in kitap haline getirilmesinde büyük hizmetleri oldu.

  O, Kur'an-i Kerim'i bizzat Rasûlullah'dan ögrenerek ezberleyen sayili sahabîlerden biridir. Güzel sesliydi. Kur'an okuyusu herkesi hayran birakirdi. Dinleyeni titretip sarsan bir sesi vardi. Evinin önünden geçerken okuyusunu isitenler onu durup dinlemeden geçemezlerdi. Bir gece Rasûl-i Ekem (s.a.) efendimiz Âise (r.anha) annemizle bir yere gidiyorlardi. Ebû Mûsa'nin evinin hizasina gelince durdular. içerden tatli tatli okuyusunu dinlediler. Okumasini bitirinceye kadar beklediler. Efendimiz sabahleyin onu görünce aksamki hadiseyi anlatti ve "Buna Davud'unkine benzer güzel bir ses verilmistir." buyurarak ona iltifat etti.

  O, Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimizin sagliginda fetva verenlerdendi. Saffan ibni Süleyman bu konuda: "Rasûlullah zamaninda Hz. Ömer, Hz. Ali, Muâz ibni Cebel ve Ebû Mûsa el-Es'arî (r. anhüm)den baskasi fetva vermezdi." diyor. Onun verdigi fetvalar küçük bir cüz hacminde idi. Kendisi fetvâ konusunda: "Gerçek, gün isigi gibi ortaya çikmadan bir hâkimin hüküm vermesi dogru degildir." derdi.

  Ebû Mûsa el-Es'arî (r.a.), uzun yillar idarecilik yapti. Dünya malina hiç iltifat etmedi. O, zühd ve takvâsiyla söhret buldu. Etrafindakilere hep iki Cihan Günesi Efendimizin zamaninda yasadiklari mütevazi hayati, ihlâs ve samimiyeti, sâde yasamanin güzelligini anlatirdi. Ne olursa olsun her konuda ihlâs gerektigini, Allah Teâlâ'dan çok korktugunu söylerdi. Her an son nefesini düsünürdü. Son nefesini imanla vermek onun en büyük gayesiydi. Yakinlari onun bu haline bakar ve: "Kendine biraz acisan" derlerdi. O da söyle karsilik verirdi. "Atlar kosuya çiktigi vakit, son noktaya gelesiye kadar nasil bütün güç ve kuvvetlerini kullanirsa, ben de son nefesimi imanla veresiye kadar bütün gücümü kullanmak mecburiyetindeyim." derdi.

  Onun en belirgin vasiflarindan biri de son derece hayâ sahibi olup edepli olmasiydi. Yikanirken dahi Allah Teâlâ'dan hâyâ edip karanlikta iki büklüm olarak yikandigini söylerdi. Talebelerine yumusak huylu olmayi tavsiye ederdi. Onlari Allah korkusundan aglamaya tesvik ederdi. "Aglayamiyorsaniz aglamaga gayret edin. Zira Cehennem ehli göz pinarlari kuruyuncaya kadar aglayacak. Sonra içinde gemiler yüzecek kadar kanli yaslar dökecekler" derdi.

  Ebu Musa el-Es'arî (r.a.) Hz. Ömer (r.a.) devrinde Basra valiligi ve kadiligina tayin oldu. Valiligi esnasinda, Nusaybin, Dinever, Kum gibi birçok sehrin fethinde önemli hizmetleri oldu. Ahfaz ve isfahani aldi. Tüster'de iran'in meshur kumandani Hürmüzan'i esir aldi ve halifeye gönderdi. Daha sonra Hz. Ömer (r.a.) onu, Ammar bin Yâsir (r.a.)'dan bosalan Kûfe valiligine tayin etti. Hz. Osman (r.a.) devrinde de ayni vazifeye devam etti. Bu arada Kur'an ve fikih dersleri verdi. Cemel vak'asinda tarafsiz kaldi. Siffinde Hz. Ali (r.a.)'in vekili oldu. Hakem olayinda sulh için çok gayret etti. Sonunda yapilanlara üzülerek tamamiyle uzlete çekildi.

  O, valiligi esnasinda hicrî takvimin tesbit edilmesine vesile oldu. islâm takvimini yazilarinda ilk defa o kullandi. Hz. Ömer (r.a.)'a bu konuda bir mektup yazarak: "Bize tarihsiz mektuplar gönderiyorsunuz." diye uyardi. Hz. Ömer (r.a.) da derhal bir sûra toplayarak hicreti tarih baslangici olarak kabul etti.

  Ebû Mûsa el-Es'arî (r.a.)'in 360 hadis-i serif naklettigi ve 662 m. tarihinde vefat ettigi rivayet edilir. Vefati Kûfe'de mi?Mekke'de mi? oldugu da ihtilâflidir. Cenâb-i Hak sefaatlerine nâil eylesin. Amin.


Mustafa ERIS
Kaynak: Altinoluk dergisi, Mayis 1998

Hazirlayan: Muhammed Faruk