1- Hazardaki Rehin Hakktnda Bâb
2- Zırhını Rehin Eden Kimse Babı
4- Bâb: Rehin Edilen Hayvan, Binilir Ve Sağılır
5- Yahudilerin Ve Diğerlerinin Yanında Rehin Etme Babı
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle
(Rehin
Tutma Kitabı)
Ve Yüce Allah'ın şu
kavli: Eğer bir sefer üzerinde iseniz, bir yazıcı da bulamadınızsa o zaman
(te'mînât dayanağı), alınmış rehinlerdir,, " (el-Bakara: 283 ) [2].
1-.......Enes
ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Yemîn olsun Peygamber (S) kendi zırhını arpa
almak karşılığında rehin bırakmıştır. Ben de bir defa Peygamber'e bir arpa ekmeği
ve bir mikdâr bayat yağ götürdüm. Muhakkak Peygamber'i şöyle derken
işitmişimdir:
— "Muhammed'in ev
halkı için birsâ' ölçeği hububattan başka birşey sabahlamamış ve
akşâmlamamıştır. Ve hakîkaten Muhammed'in ailesi halkı dokuz evdir" [3].
2-.......
Bize el-A'meş tahdîs edip şöyle dedi: Biz İbrâhîm en- Nahaî'nin yanında
selefteki rehn'i ve kefîPi müzâkere ettik. İbrâhîm şöyle dedi: Bize el-Esved,
Âişe'den tahdîs etti ki (o şöyle demiştir):
Peygamber (S) bir
Yahudi'den bir müddete kadar va'deli buğday satın aldı ve zırhını ona rehin
yaptı [4].
3-.......Amr
ibn Dînâr şöyle dedi: Ben Câbir ibn Abdillah'tan işittim, şöyle diyordu:
Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
— "Ka'b ibn'I-Eşref{i öldürmek) için kim
hazırdır? Çünkü o, Allah'a ve Rasûlü'ne eza etmiştir" buyurdu.
Muhammed ibn Mesleme:
— Ben hâzırım, dedi.
Akabinde Muhammed ibn
Mesleme, Ka'b'a vardı ve:
— Biz, senin bize bir
vesk yâhud iki vesk ödünç (hurma) vermeni istedik, dedi. Ka'b onlara:
— Kadınlarınızı bana rehin edin, dedi. Muhammed
ve arkadaşları:
— Sen bugün Arab'ın en
güzel erkeği iken, biz sana kadınlarımızı nasıl rehin edebiliriz! dediler.
Ka'b:
— Öyle ise bana oğullarınızı rehin verin, dedi.
Onlar:
— Oğullarımızı nasıl rehin ederiz? Sonra
bunların biri hakkında "Biri iki deve yükü hurmaya rehin olundu!"
diye sövülür ki, bu bize ebedî bir ardır. Lâkin biz sana silâhımızı» zırhımızı
rehin edelim, dediler. -Sufyân ibn Uyeyne: Silâhı kasdediyor, demiştir-,
(Ka'b kabul ederek) kendisine
gelmesi için İbn Mesleme'ye va'-de, yânı zaman ta'yîn etti... Sonunda onlar
İbnu'l-Eşref i öldürdüler. Sonra Peygamber'e gelip haber verdiler [5].
Ve Mugîre ibn Mıksem,
İbrâhîm en-Nahafden: "Binek hayvanı bulunduğunda yemi verildiği kadar
binilir, sütlü hayvan da yemi verildiği kadar sağılır. Rehin de buluntu
gibidir" sözünü nakletmiştir [7].
4-.......Ebû
Hureyre (R)'den (şöyle demiştir): Peygamber (S): "Rehin, nafakası
mukaabiiinde binilir. Sağım hayvanı da rehin olduğu zaman nafakası
mukaabiiinde sütü içilir" buyururdu.
5-.......Ebû
Hureyre (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
"Binek hayvanı
rehin olduğu zaman yemi verilmekle binilir. Sağım hayvanı rehin olduğu zaman,
onun sütü de yemi verilerek içilir. Hulâsa rehin edilen hayvanın nafakası, ona
binen ve sütünü içen kimse üzerine vâcibdir [8]
6-.......Âişe
(R): Rasûlullah (S) bir Yahudi'den hububat satın aldı ve kendi zırhını o Yahudi'ye
rehin etti, demiştir [9]
7-.......
İbn Ebî Muleyke şöyle demiştir: Ben îbn Abbâs'a bir mektûb yazıp sordum. O da
bana: Peygamber (S): "Yemin etmek da'vâhya âiddir" diye hükmetti,
cevâbını yazdı [10].
8-.......
Ebû Vâil şöyle dedi: Abdullah ibn Mes'ûd (R) bir mecliste-: Her kim bir malı
hakk etmek için kendisi yalancı olarak yalan bir yemîn üzerine and içerse,
Allah kendisine öfkeli olduğu hâlde Allah'a kavuşur. Allah bunun tasdikini de
indirmiştir, dedi ve sonra şu âyeti okudu:
"Hakikat, Allah'a
olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte onlar;
Onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz,
onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb
vardır" (Âiu tmrân: 77).
Sonra Eş'as ibn Kays
bulunduğu yerden çıkıp bizim yanımıza geldi de: Ebû Abdirrahmân size ne tahdîs
ediyor? dedi. Râvî dedi ki: Biz onunla konuştuk. Râvî dedi ki: Eş'as: Ebû
Abdirrahmân doğru söyledi. Yemîn olsun ki, bu âyet benim hakkımda indirildi.
Benimle bir adam arasında bir kuyu hakkında bir çekişme vardı. Rasûlullah'a
muhakeme olduk. Rasûlullah (S):
— "Şahidin yâhud onun yemini"
buyurdu. Ben:
— O takdirde bu zât (doğru, eğri) aldırmayarak
yemîn eder, dedim.
Bunun üzerine
Rasûlullah:
— ' 'Her kim yemininde fâcir (yânî yalancı)
olduğu hâlde yemini ile bir malı hakk etmek için yalan bir yeminle yemin ederse,
Allah'a, kendisine öfke edici hâlde kavuşur" buyurdu.
Allah bunun tasdikini
de indirdi. Sonra Rasûlullah bu Âlu İm-rân: 77. âyetini sonuna kadar okudu:
"Hakikat, Allah'a olan ahid-lerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı
satın alanlar; işte onlar; Onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah
kıyamet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz- Onlar
için pek acıklı bir azâb vardır" [11].
[1] Bu kitâb ve bâb başlığı Meydûmiyye'nin huzurunda
okunup arz olunmuş olan nüshada bu şekildedir. el-Câmi'u's-Sahîh 'in
el-Kuşmeyhenî ile İbn Şebbûye mıs-halannda da "Kitâbu'r-Rehn"
şeklindedir. Diğer nüshalarda bu unvanlar değişik şekillerde gelmiştir.
Buradaki bâb
başlığındaki "Hazar" kaydı, ihtirazı değil, vâkıî bir kayıd-dır; yânı
rehin seferde de, hazarda da caizdir.
er-Rehn, lügatte mutlak
surette habs ma'nâsmadır; tutmak ve bağlamak demektir. "Her insan kazanana
bağlıdır'" (el-Müddessin 38) âyetinde rehine, mah-bûse ve merbûte
ma'nâsmadır. Bu İlâhî vecîze şu âyetle de gelmiştir: "Her kişi kazancına
bağlıdır" (et-Tûr: 21).
Şeriat dilinde Rehn:
Bir malı kendisinden almak mümkin olan borç gibi bir hakk mukaabilinde
bahsetmektir. Rehn masdar ismiyle mef'ûle isimleme olarak rehnedilmiş mala da
ıtlak olunur (Seyyid Şerif, et-Ta'rîfât).
el-îriihan, rehin kabul
etmek; er~Râhin, rehin veren kimsedir.
el-Mürtehin de rehin alan kimsedir. el-Merhûn ve er-Rehîn, rehnedüen maldır;
müennesinde Merhum ve Rehine denir. Rehn'in cem'i Rihân ve Rühün'dür.
[2] Buhârî bu âyeti rehnin Kur'ân'daki dayanağını
göstermek için getirmiştir. Bu âyetin bir tefsirinde İbn Abbâs: "Borcu
yazacak kâtib bulunur da kâğıd yâhud mürekkeb yâhud kalem bulunmazsa, yazıya
bedel aynı hakk sahibinin eline verilen rehin ile hakk emniyete alınır"
demiştir (Aynî).
[3] Hadîsin başlığa uygunluğu "Muhakkak Peygamber
kendi zırhını arpa karşılığında rehin bırakmıştır" sözündedir. Hadîs,
Buyu Kitâbı'nın başlarında da geçmişti. Bir rivayette hadîsin son fırkası
"Hakîkaten Peygamber'in yanında (o vakit) dokuz kadın vardı"
şeklindedir.
[4] Başlığa uygunluk "Zırhım ona rehin etti"
fıkrasındadır
[5] Hadîsİe başlık arasında uygunluk "Biz sana lem'eyi, yânî silâhı rehin edelim" sözünün zahirine göredir. Her ne kadar işin kendisinde rehnin hakikati yoksa da, bu mikdâr, mutabakat yönünde yeterlidir (Aynî).
Bu hadîs Mağâıî'detayrı bir bâbda getirilen uzunca hadîsin kısaltılmışıdır.
[6] Bu başlık, Hâkim'in A'meş yolundan; o da Ebû
Salih'ten; o da Ebû Hureyre'-den; o da Rasûlullah'tan olmak üzere rivayet
ettiği hadîsin lâfzıdır.
[7] İbrahim'in bu her iki fetvasını da Saîd ibn Mansûr,
senediyle rivayet etti. İbrâhîm, aşağıdaki hadîslere dayanarak "Rehin
edilen hayvan yemi sahibine âid olmak üzere binebilir; yine böyle rehin edilen
sağımlı hayvanın yemi kendisine âid olmak üzere rehneden onun sütünden istifâde
edebilir" demiş oluyor. Şafiî'nin ve Zahirî mezhebi âlimlerinin de görüşü
budur.
Sufyân es-Sevrî'ye, Ebû Hanîfe'ye, İmâm Mâlik'e.. göre, rehnedenin
reh-nettiği hayvan üzerinde böyle bir hakkı yoktur. Böyle bir hakk kabulü,
rehinlik hükmüne aykırıdır. Çünkü rehin devamlı habsden ibarettir... Bu imamlar
Şafiî ve Zâhirîler'in delîl edindikleri Ebû Hureyre hadîsi hakkında, bu hadîs
mücmeldir; rehnedenin mi, rehin alanın mı; kimin bu hayvana bineceği ve kimin
sağım hayvanını sağıp sütü içeceği bildirilmemiştir. Bu haklann râhin veya
mür-tehinden birisine âid olması ancak delîl ile mümkün olabilir, derler...
[8] Hadîslerin başlığa delâletleri açıktır. Başlıktaki
ta'lîk vesilesiyle bunlar hakkında bilgi ve açıklama verilmiş oldu.
[9] Hadîsin başlığa uygunluğu meydandadır; zâten hadîs
yakında da geçmişti.
[10] Hadîs başlığın bir kısmının lâfzını ihtiva etmektedir.
Râvî Abdullah ibn Ebî
Muleyke, Âlu İmrân tefsirinde de gelecek bir rivayetinde görüleceği üzere, iki
kadın arasında meydana gelen da'vâdan dolayı İbn Abbâs'a bir rnektûb yazıp
görüşünü sormuş, o da cevâbında Peygamber'in hadîsteki hükmünü yazmıştır.
Buhârî bu hadîsi Şehâdetler ve Tefsîr Kitâblarfnda da getirmiştir.
[11] Hadîsin başlığa uygunluğu "Şahidin yâhud onun
yemini" sözündedir. Bu hadîs az bir lâfız ve sened farkı ile Şirb Kitabı,
"Kuyu hakkında çekişme bâbı"n-da da geçmişti.
Hadîste İbn Mes'ûd'un rivayetini te'yîd eden ve o âyetin kendisi
hakkında İndiğini bildiren Eş'as İbn Kays, Ebû Muhammed el-Kindî'dir. Onuncu
hicret yılında Yemen'e mensûb Kinde kabilesi tarafından İslâm'a girmek için
Peygam-ber'e gönderilen hey'et içinde bulunmuştur. Sonraları Yermuk,
Kaadisiyye, Me-dâin, Nihâvend gazalarında
bulunmuştur. Hz. Usmân tarafından Azerbaycan Valiliğine ta'yîn edilmiştir.
Sıffîn Harbi'nde Alî'nin beraberinde bulunmuş, Alî'nin şehâdetinden kırk gün
önce, 63 yaşında vefat etmiştir (R).