38- KİTÂBU'L-HAVÂLÂT. 2

1- Bâb: Havale(Nin Hükmünü Beyân} Vf Muhîlin Havale Hususunda Dönüp Dönemeyeceği Hakkındadır 2

2- Bâb: Bir Zengine Havale Ettiği Zaman Onun İçin Reddetmek Yoktur 2

3- Bâb: Bîr Kimse. Ölünün Borcunu Bir Adama Havale Ederse Bu Fiil Caiz Olur 2


Rahman ve Rahim olan Allah 'in ismiyle

 

38- KİTÂBU'L-HAVÂLÂT

(Havaleler Kitabı) [1]

 

1- Bâb: Havale(Nin Hükmünü Beyân} Vf Muhîlin Havale Hususunda Dönüp Dönemeyeceği Hakkındadır [2]

 

Hasen Basrî ile Katâde: Muhîl, muhâlun aleyh zengin iken ona borç ihalesi yapmış ise, bu havale caizdir, demişler [3] İbn Abbâs: İki ortak çıkış yarışı yaparlar yanı borçlunun malını rızâ ile bölüşürler), mîrâs sahihleri de çıkışırlar. Şu ayn'ı alır, şu da borcu alır; bu ikiden birinin aldığı şey helak olursa (rızâ ile bölüştükleri için) arkadaşına dönmez, demiştir [4].

 

1-.......Ebû Hureyre(R)'den: Rasûluilah (S): "Zengin kişinin bor­cunu ödemeyi uzatması bir zulümdür. Sizin birinizin isteğinin öden­mesi) bir zengine havale edildiğinde (havaleyi kabul ile ona) müracaat etsin" buyurdu [5].

 

2- Bâb: Bir Zengine Havale Ettiği Zaman Onun İçin Reddetmek Yoktur [6]

 

2-.......Ebû Hureyer(R)'den: Peygamber (S): "Zengin kişinin borcunu Ödemeyi uzatması bir zulümdür. Kim bir zengine tâbi' kılı-nırsa, artık o, ona ittibâ' etsin" buyurdu [7].

 

3- Bâb: Bîr Kimse. Ölünün Borcunu Bir Adama Havale Ederse Bu Fiil Caiz Olur [8]                            

 

3-.......Selâmetu'bnu'l-Ekva'(R) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in yanında oturuyorduk. Bir cenaze getirildi. Cenaze sâhibleri:

  (Yâ Rasûlallah), cenaze üzerine namaz kıldır, dediler. Peygamber:

  "Ölünün üzerinde bir borç var mıdır?" diye sordu. Onlar:

  Hayır, diye cevâb verdiler.

Bunun üzerine Peygamber cenaze namazını kıldırdı. (Bir zaman sonra başka bir cenaze getirilmişti. Bu defa da cenaze sâhibleri: Yâ Rasûlallah, cenaze üzerine namaz kıldır, dediler. Rasûlullah:

  "Ölünün üzerinde borç var mı?" diye sordu. Cevaben:

  Evet, denildi. Rasûlullah:

  "Birşey bıraktı mı?" dedi. Onlar:

  Üç dînar bıraktı, dediler.

Rasûlullah bunun üzerine namazı kıldırdı. Sonra üçüncü bir ce­naze getirildi de:

  (Yâ Rasûlallah), cenaze üzerine namaz kıldır, dediler. Rasûlullah bu kerre de:

  "Ölü dünyalık birşey bıraktı mı?" diye sordu. Onlar:

  Hayır, diye cevâb verdiler. Rasûlullah:

  "Ölünün üzerinde borç var mı?" diye sordu. Onlar:

  Üç dînâr (borç vardır), dediler. Rasûlullah:

  "Sahibinize siz namaz kılınız?" buyurdu. Ebû Katâde:

— Yâ Rasûlallah, cenaze üzerine namazı kıldır, onun borcu be­nim üzerime(vâcib)dir, dedi.

(Böylece borcu ödemeyi tekeffül edince) Rasûlullah bu cenaze üzerine de namaz kıldırdı [9].



[1] Buhârî nüshalarında "Kitâb" başlığında ayrılıklar vardır. Bâzılarında, müfret bâzılarında cemi' sîgâsıyledir. Bâzısında "Kitâb" lâfzı var, bâzısında yoktur. Bâzılarında Besmele, unvânden evvel, bâzısında sonradır.

[2] Yânî muhâlun lehin rnuhîle havale hususunda dönüşü sahîh midir?

Havale, Tahavviil'den türemiş bir kelime olup intikaal ma'nâsınadır. Şe­riat örfünde havâie, borcu muhîlin zimmetinden muhâlun aieyh'in zimmetine nakl ve tahvil etmektir (Seyyid Şerif, et-Ta'rîfât)

Havâle'nin altı rüknü vardır: Muhîl. Muhtâl, Muhâlun aleyh, Muhîl üze­rinde Muhtâle âid borç, Muhâlun aleyh üzerinde Muhfle âid borç ve sî°a.

Muhîl: Havale eden kimsedir ki., borçlu olandır.

Muhâlun leh: Dâin, yânî borç veren kimse.

(Muhâlun aleyh: Kendi adına gelen havaleyi kabul eden. fuhâlun bih: Havale olunan maldır.

Muhtâl: Havaleyi kabul eden alacaklı.

Havale tarafların nzâsıyle gerçekleşen bir akiddir. Fıkıhda birçok hükümleri ve tafsilleri varaır.

Buhârî havale mes'elesinde görüş ayrılıkları bulunduğu İçin hükmü kesin söylemedi. İhtilâf şudur: Havale, bazılarınca lâzım bir akiddir, bazılarınca caiz bir akiddir. Lâzım akiddir diyen, havalede dönüş yapamaz. Caiz akiddir diyen için dönme hakkı vardır (Aynî).

[3] Bu ta'lîkİ İbn Ebî Şeybe senediyle rivayet etmiştir.

Bu iki imâma göre zengin bir kimseye zenginlik hâlinde borç havale edil­miş ise, bu havale caizdir. Ve bu akd, lâzım bir akiddir. Muhâlun leh, muhâlun aleyh'ten borcu alamazsa muhîle dönme hakkı yoktur demek oluyor. Havale zamanında muhâlun aleyh iflâs etmiş ise, esasen bu yolda havale sahîh olmadı­ğından, bu iki imâma göre de muhâlun leh'in muhîle dönme hakkı vardır.

[4] İbn Abbâs'ın bu sözünün ma'nâsını İbn Ebî Şeybe senediyle rivayet etmiştir.

et-Tahâruc; tefâul vezninde çıkışmak ma'nâsınadır ki, murâd, ortakların bâzısı hâne ve bâzısı arazî Üzere, kezâlik vârislerin kimi nakidler ve kimi eşyalar üzere sulh ve kabz ile çıkışmaktır. Fıkıh kitâblarında, husûsan Hidâye'ât mah­sûs bir fasl ile birçok hükümleri şerh edilmiştir. "Tahârucla taksîm ettiler" de­nilir. O, ortakların bâzısı ev, bâzısının arazî almasıdır (Kaamûs Ter.}.

Murâd, üzerinde borç bulunan kimse, iflâs etmesi yâhud ölmesi yâhud bey-yine bulunmaması sebebiyle yemîn edip inkâr etmesi hallerinin hepsinde, borca razı olan kimse için dönme hakkı yoktur, demektir. Buhârî, havaleyi buna kat­mıştır (İbn Hacer)

[5] Hadîsin havale konusuna delîl için sevk sebebi "Biriniz bir zengine havâie edil­diğinde bunu kabul edip muhâlun aleyhe müracaat etsin" fıkrasıdır. Bu fıkra­da havalenin kabul edilmesi emir buyurulmuştur. Dâvûd ez-Zâhirî bu emri vucûba hamletmiştir. Hanefî fıkhında havaleye daha geniş bir zemin tahsis edilmiştir.

[6] Bu, el-Firabrî'nin Buhârî'deıı naklettiği nüshada vakı'dir. İbn Hacer'in nüsha­sında bu başlığın önünde "Ölü, borcunu bir kimseye havale ederse caiz olur" fıkrası vardır. Bu, Ebû Zerr nüshasında böyle sabittir. Aynî'nin nüshasında bu fıkra bundan sonra gelen ayrı bir bâb başlığıdır.

[7] Hadîs az bir lâfız farkıyle, bir önce geçen hadîstir. Bâb başlığına delâleti açıktır.

[8] İbn Battal: Buhârî havale ile başlık yaptı,sonra da bunun altında hadîs daman (yânî kefalet) hakkında olduğu hâlde, Seleme hadîsini getirdi. Çünkü havale ile kefalet birbirine pek yakın iki akiddir, dedi. Ebû Sevr de, kefaletle havalenin her ikisi de bir zimmeti diğer bir zimmete nakilden ibaret olduğu için, ikisi bir sırada olur, dedi.

Bu hadîsteki daman, ölünün zimmetindeki borcu kefilin zimmetine nakil­den ibarettir. Bunun için bu daman (yânî kefalet) havale gibi olmuştur (İbn Ha-cer, Aynî)

[9] Hadîsin başlığa delîlliği, Ebû Katâde'nin ölünün borcunu kendi üzerine alışı sö­zünde apaçıktır.