1- Bâb: Havale(Nin Hükmünü Beyân} Vf Muhîlin Havale
Hususunda Dönüp Dönemeyeceği Hakkındadır
2- Bâb: Bir Zengine Havale Ettiği Zaman Onun İçin
Reddetmek Yoktur
3- Bâb: Bîr Kimse. Ölünün Borcunu Bir Adama Havale Ederse
Bu Fiil Caiz Olur
Rahman ve Rahim olan Allah 'in ismiyle
(Havaleler
Kitabı) [1]
Hasen Basrî ile
Katâde: Muhîl, muhâlun aleyh zengin iken ona borç ihalesi yapmış ise, bu havale
caizdir, demişler [3] İbn Abbâs: İki ortak çıkış
yarışı yaparlar yanı borçlunun malını rızâ ile bölüşürler), mîrâs sahihleri de
çıkışırlar. Şu ayn'ı alır, şu da borcu alır; bu ikiden birinin aldığı şey helak
olursa (rızâ ile bölüştükleri için) arkadaşına dönmez, demiştir [4].
1-.......Ebû
Hureyre(R)'den: Rasûluilah (S): "Zengin kişinin borcunu ödemeyi uzatması
bir zulümdür. Sizin birinizin isteğinin ödenmesi) bir zengine havale
edildiğinde (havaleyi kabul ile ona) müracaat etsin" buyurdu [5].
2-.......Ebû
Hureyer(R)'den: Peygamber (S): "Zengin kişinin borcunu Ödemeyi uzatması
bir zulümdür. Kim bir zengine tâbi' kılı-nırsa, artık o, ona ittibâ'
etsin" buyurdu [7].
3-.......Selâmetu'bnu'l-Ekva'(R)
şöyle demiştir: Biz Peygamber'in yanında oturuyorduk. Bir cenaze getirildi.
Cenaze sâhibleri:
— (Yâ Rasûlallah), cenaze üzerine namaz kıldır,
dediler. Peygamber:
— "Ölünün üzerinde bir borç var
mıdır?" diye sordu. Onlar:
— Hayır, diye cevâb verdiler.
Bunun üzerine
Peygamber cenaze namazını kıldırdı. (Bir zaman sonra başka bir cenaze getirilmişti.
Bu defa da cenaze sâhibleri: Yâ Rasûlallah, cenaze üzerine namaz kıldır,
dediler. Rasûlullah:
— "Ölünün üzerinde borç var mı?" diye
sordu. Cevaben:
— Evet, denildi. Rasûlullah:
— "Birşey bıraktı mı?" dedi. Onlar:
— Üç dînar bıraktı, dediler.
Rasûlullah bunun
üzerine namazı kıldırdı. Sonra üçüncü bir cenaze getirildi de:
— (Yâ Rasûlallah), cenaze üzerine namaz kıldır,
dediler. Rasûlullah bu kerre de:
— "Ölü dünyalık birşey bıraktı mı?"
diye sordu. Onlar:
— Hayır, diye cevâb verdiler. Rasûlullah:
— "Ölünün üzerinde borç var mı?" diye
sordu. Onlar:
— Üç dînâr (borç vardır), dediler. Rasûlullah:
— "Sahibinize siz namaz kılınız?"
buyurdu. Ebû Katâde:
— Yâ Rasûlallah,
cenaze üzerine namazı kıldır, onun borcu benim üzerime(vâcib)dir, dedi.
(Böylece borcu ödemeyi
tekeffül edince) Rasûlullah bu cenaze üzerine de namaz kıldırdı [9].
[1] Buhârî nüshalarında "Kitâb" başlığında
ayrılıklar vardır. Bâzılarında, müfret bâzılarında cemi' sîgâsıyledir.
Bâzısında "Kitâb" lâfzı var, bâzısında yoktur. Bâzılarında Besmele,
unvânden evvel, bâzısında sonradır.
[2] Yânî muhâlun lehin rnuhîle havale hususunda dönüşü
sahîh midir?
Havale, Tahavviil'den
türemiş bir kelime olup intikaal ma'nâsınadır. Şeriat örfünde havâie, borcu
muhîlin zimmetinden muhâlun aieyh'in zimmetine nakl ve tahvil etmektir (Seyyid
Şerif, et-Ta'rîfât)
Havâle'nin altı rüknü
vardır: Muhîl. Muhtâl, Muhâlun aleyh, Muhîl üzerinde Muhtâle âid borç, Muhâlun
aleyh üzerinde Muhfle âid borç ve sî°a.
Muhîl: Havale eden
kimsedir ki., borçlu olandır.
Muhâlun leh: Dâin, yânî
borç veren kimse.
(Muhâlun aleyh: Kendi adına gelen havaleyi kabul eden. fuhâlun bih:
Havale olunan maldır.
Muhtâl: Havaleyi kabul
eden alacaklı.
Havale tarafların
nzâsıyle gerçekleşen bir akiddir. Fıkıhda birçok hükümleri ve tafsilleri
varaır.
Buhârî havale
mes'elesinde görüş ayrılıkları bulunduğu İçin hükmü kesin söylemedi. İhtilâf
şudur: Havale, bazılarınca lâzım bir akiddir, bazılarınca caiz bir akiddir.
Lâzım akiddir diyen, havalede dönüş yapamaz. Caiz akiddir diyen için dönme
hakkı vardır (Aynî).
[3] Bu ta'lîkİ İbn Ebî Şeybe senediyle rivayet etmiştir.
Bu iki imâma göre zengin bir kimseye zenginlik hâlinde borç havale edilmiş
ise, bu havale caizdir. Ve bu akd, lâzım bir akiddir. Muhâlun leh, muhâlun
aleyh'ten borcu alamazsa muhîle dönme hakkı yoktur demek oluyor. Havale
zamanında muhâlun aleyh iflâs etmiş ise, esasen bu yolda havale sahîh olmadığından,
bu iki imâma göre de muhâlun leh'in muhîle dönme hakkı vardır.
[4] İbn Abbâs'ın bu sözünün ma'nâsını İbn Ebî Şeybe
senediyle rivayet etmiştir.
et-Tahâruc; tefâul
vezninde çıkışmak ma'nâsınadır ki, murâd, ortakların bâzısı hâne ve bâzısı
arazî Üzere, kezâlik vârislerin kimi nakidler ve kimi eşyalar üzere sulh ve
kabz ile çıkışmaktır. Fıkıh kitâblarında, husûsan Hidâye'ât mahsûs bir fasl
ile birçok hükümleri şerh edilmiştir. "Tahârucla taksîm ettiler" denilir.
O, ortakların bâzısı ev, bâzısının arazî almasıdır (Kaamûs Ter.}.
Murâd, üzerinde borç bulunan kimse, iflâs etmesi yâhud ölmesi yâhud
bey-yine bulunmaması sebebiyle yemîn edip inkâr etmesi hallerinin hepsinde,
borca razı olan kimse için dönme hakkı yoktur, demektir. Buhârî, havaleyi buna
katmıştır (İbn Hacer)
[5] Hadîsin havale konusuna delîl için sevk sebebi
"Biriniz bir zengine havâie edildiğinde bunu kabul edip muhâlun aleyhe
müracaat etsin" fıkrasıdır. Bu fıkrada havalenin kabul edilmesi emir
buyurulmuştur. Dâvûd ez-Zâhirî bu emri vucûba hamletmiştir. Hanefî fıkhında
havaleye daha geniş bir zemin tahsis edilmiştir.
[6] Bu, el-Firabrî'nin Buhârî'deıı naklettiği nüshada
vakı'dir. İbn Hacer'in nüshasında bu başlığın önünde "Ölü, borcunu bir
kimseye havale ederse caiz olur" fıkrası vardır. Bu, Ebû Zerr nüshasında
böyle sabittir. Aynî'nin nüshasında bu fıkra bundan sonra gelen ayrı bir bâb
başlığıdır.
[7] Hadîs az bir lâfız farkıyle, bir önce geçen hadîstir.
Bâb başlığına delâleti açıktır.
[8] İbn Battal: Buhârî havale ile başlık yaptı,sonra da
bunun altında hadîs daman (yânî kefalet) hakkında olduğu hâlde, Seleme hadîsini
getirdi. Çünkü havale ile kefalet birbirine pek yakın iki akiddir, dedi. Ebû
Sevr de, kefaletle havalenin her ikisi de bir zimmeti diğer bir zimmete
nakilden ibaret olduğu için, ikisi bir sırada olur, dedi.
Bu hadîsteki daman, ölünün zimmetindeki borcu kefilin zimmetine nakilden
ibarettir. Bunun için bu daman (yânî kefalet) havale gibi olmuştur (İbn Ha-cer,
Aynî)
[9] Hadîsin başlığa delîlliği, Ebû Katâde'nin ölünün
borcunu kendi üzerine alışı sözünde apaçıktır.