Dünyayi Yönetenlerin Agit Randevusu

 

18-19 Kasim tarihilernde Avrupa Güvenlik ve Isbirligi Teskilati (AGIT)'nin bu yüzyildaki son zirvesi Istanbul'da yapildi. Zirveye 55'ten fazla ülkeden devlet ve hükümet yetkilileri katilirken Türk kamuoyunu en fazla ABD Baskani Cilinton etkiliyordu. Istanbul Zirvesi, 20. yüzyilin son çeyregine damgasini vuran zirveler (1975 Helsinki, 1990 Paris) dizisinin üçüncüsü ve sonuncusu oldu. Bu dizinin ilki 1975 yilinda Finlandiya'nin baskenti Helsinki'de olmustu.

Helsinki'den Istanbul'a AGIT

AGIT'in temelleri 25 yil önce tam da soguk savasin ortasinda Helsinki'de atilmisti. Helsinki Zirvesi'ne giden dünya, bugünkünden çok farkliydi. NATO ve Varsova Pakti arasindaki silahlanma yarisi artik "nükleer dehset dengesi" denilen noktaya gelmisti. Zirvenin yeri olarak Helsinki'nin seçilmesi, bloklar arasi denge ve tarafsizligin gözetilmesi nedeniyle olmustu. Taraflarin imzalanabilir bir belge üzerinde anlasabilmeleri tam alti yil sürdü. Agustos 1975'te Arnavutluk hariç bütün Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada'nin altina imza koydugu 34 imzali belge, Helsinki Nihai Senedi adini aldi. Böylece Ikinci Dünya Savasi sonrasi Avrupa paylasiminda soguk savas dönemini olusturan dengelerin, yeniden kurulduguna sahit olunuyordu.

Avrupa'nin ideolojik bölünmüslügünün sinirlarini tespit eden Helsinki Senedi'ne karsin, Kasim 1990'da Paris Zirvesi'nin sonuç bildirgesi olacak olan Paris Sarti, Avrupa'daki ideolojik bölünmenin sonunu ve soguk savasin bitisini ilan etti. Paris Sarti, insan haklari, demokrasi ve hukuk devleti esaslarini Avrupa'nin bütününde geçerli kilmayi öngörüyordu. AKKA adiyla taninan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlasmasi da sartin güvenlik boyutunu olusturdu. AKKA ile "kanat bölge"lerde silahlarin indirimi ve soguk savasin silahlanma yarisinin dizginlenmesi saglandi.

Istanbul Zirvesinin Önemi

Soguk savas sonrasi bozulan dengeler 90'larin basindan beri dünyanin bir çok yerinde bölgesel savas ve çatismalara neden oldu. AGIT Istanbul Zirvesi'nin temel felsefesi "krizleri çikmadan önlemenin çiktiktan sonra dengeleri tekrar kurmaya çalismaktan daha ucuza mal oldugu" düsüncesine dayaniyor. Istanbul Zirvesi'nde gündeme gelen 'Demokrasi, Insan Haklari, Azinlik Haklari, Kültürel Haklar' basliklari 21. yüzyilda global dengelerin bozulmamasi için,

Bünyamin ESEN

olusabilecek bosluklari doldurma amacini güdüyordu. Zirvenin bir amaci da silah denetim sistemini, 1990'dan bu yana Avrasya cografyasindaki köklü degisiklikler isiginda yeniden tanimlakati. Olusturulan bu siyasi ve askeri projelerin yaninda dünya ticaretinin canlandirilarak ulusal ve bölgesel ekonomilerin "istikrar"a kavusturulmasi ise bir diger basligi olusturdu. Istanbul Zirvesi'nin iki ay öncesinde olusturulan G-20 Ekonomik Birliginin bu çerçevede önemi ortaya çikmaktadir.

Zirvede ortaya çikan bir diger vurguda basta Çeçenistan olmak üzere Karabag, Kibris gibi sorunlu bölgelerde çözüm yollarinin bulunmasi çabasi idi. Bu çerçevede sonuç bildirgesinde bu kriz bölgelerindeki durumun en kisa zamanda düzeltilmesi ve normallesmenin saglanmasi üzerine görüs birligi olustu.

Istanbul Zirvesi'nin bir baska önemi de, 1975 Helsinki ve 1990 Paris'te 34 ülke liderine karsin, 54 ülke liderinin biraraya gelecek olmasinda yatiyor. Zirveden çikan AKKA, Istanbul Bildirgesi ve Avrupa Güvenlik Sarti sözlesmeleri ile önümüzdeki yillar için Atlantik-Avrasya cografyasindan ABD'nin Pasifik kiyilarina kadar genis bir alan için yeni dengeler test edildi. Bu çerçevede olusturulan "Demokrasi" talebi ve insan haklari vurgusu üzerinde küresel dengelerin tayin edildigi bir çerçeve çizdi.

Helsinki-Paris-Istanbul süreci global politikalardaki degisimi de anlatiyor. Bloklar arasi rekabet ve soguk savasin, bölgeler arasinda topyekün isbirligi ve entegrasyona yani global bir "yeni dünya düzeni"ne evrilmesi... Istanbul Zirvesi'nde bu amaca giden yolun daha da kolaylastirilmasi için üç noktaya temel vurgu yapildi. Bunlardan birincisi devletler arasi, ikincisi ise NATO'dan, NAFTA'ya dek uluslararasi kuruluslar arasindaki isbirliginin arttirilmasi. Üçüncü madde ise bireyin hukuki, siyasi ve ekonomik haklarinin genisletilmesi yoluyla toplumun sistem tarafindan kolayca kusatilabilmesini içeriyordu.

Zirveden önce olusan sivil toplum kuruluslarinin toplantisina da dikkat çekmek gerekli. NGO olarak adlandirilan sivil toplum kuruluslarinin daha etkin hale getirilmesi Amerikan/Bati demokrasisinin temel bir felsefesi olarak kabul görmekte. Bu yolla sistemin daha kolay islemesi hedefleniyor. Bu nevi kurumsal örgütlenme özgürlügünü temin ederek çarklarin kendisini yaglamasi amaçlaniyor. Sürekli, derinlikli ve ilkeli örgütlenlerin disarida kalan sivil toplum kuruluslari üzerinde gerçekten de bu hedef bir ölçüde saglanmakta. Istanbul Zirvesi'nin devlet baskanlari toplantisinin öncesinde yapilan sivil toplum kuruluslari toplantisi da AGIT'in gündemini teskil eden "Demokratiklesme, Silahsizlanma, Kültürel Haklar" gibi konularda yogunlasmalara sahne oldu.

Türkiye açisindan ise AGIT Istanbul Zirvesi, yaklasan AB Helsinki Zirvesi öncesinde bambaska bir anlam daha tasiyordu. Türkiye'nin AB adayligi basvurusunun kabul edilerek tam aydinlik yolunda bir adim daha atmasinin beklendigi zirve öncesi Istanbul yogun bir kulis faaliyetine sahne oldu. Helsinki öncesi elini güçlendirmek isteyen TC Avrupa ülkelerine uyumlu bir ortak olabilecegini ve gerek Kibris gerekse Balkanlar ve Kafkaslarda etkin bir rol alabilecegini ifade etmeye çalisti.

AGIT Istanbul Zirvesi ile Avrasya merkezli düzenlemede önümüzdeki on yilin çerçevesinin çizildigini söylemek mümkün. Bu çerçeve içerisinde TC'ye yogunluklu bir görev düstügü ancak bu görevi yerine getirebilmesi için gerekli siyasi-ekonomik donanimin bizzat AGIT ilkeleri dogrultusunda olusturulmasi gerekliligin hatirlatildi. Soguk savas sonrasi olusan dengelerin kurumsallastirildigi ve muhkemlestirildigi bir zirve daha tüm demokrasi, insan haklari, hukuk söylemleri içinde gelecek günleri emperyalizmin daha fazla kustamasina imkan sagladi. Zirvenin Türkiye'de yapilmasi da her halde 28 Subat sürecinin çok demokratik bulundugu,; zulüm, baski, iskence ve yargisiz infazlarlarla muhalif seslerin sindirilmesinin çok daha fazla hukuk v e insan haklariyla bagdastirildigi nedenine dayaniyor olmaliydi (!..).

Kaynak: Haksöz Dergisi, Sayi: 105, Aralik 99

 

Hazirlayan: Musa Dogan

 

arrow3h.gif (1918 Byte)